• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Gelinler, kaynanalar, beklentiler

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28 Ocak 2014, 19:17
Bir bölümünü seyrettiğim "Kaynana-Gelin, Seda'ya Gelin" programı pek çok açıdan ibretlik bir programdı. Toplum olarak neden mutsuz olduğumuzun ipuçları vardı programda. Hayattan beklentiler, gerçekler ve hayal kırıklıkları... Kaynanalar mutsuz ve hayal kırıklığı içindeydiler çünkü oğulları istedikleri gibi bir gelinle evlenmemişti. Erkekler mutsuzdu çünkü "bekarlık sultanlık"tı. Gelinler mutsuzdu çünkü çocukluktan beri hayallerini kurdukları evlilik hayatı hiç de düşündükleri gibi olmamasına rağmen, onlar büyük bir fedakarlık göstererek evliliklerini sürdürmeye çalışıyorlardı ama kimseye yaranamıyorlardı.
Önce erkek annelerine bakalım. Bütün anneler çocuklarını sever ama erkek anneleri çocuklarına tapar. Bundan da gurur duyar. Popüler annelerden biri bir sohbetimizde "oğlum bana aşık!" demişti bundan gurur duyarak ve bunun yanlış bir şey olduğunun farkında olmayarak. Evet, anneler de erkek çocuklarına aşıktırlar. Hem kız hem de erkek çocuğu olan evlere bir bakın, hemen hemen bütün annelerin erkek çocuklarını kayırdıklarını göreceksiniz.

ERKEK ANNELERİ
Bunu bilerek yapmazlar muhtemelen ama değil midir ki "erkek" istenilen, arzulanan bir çocuktur ve onu doğuran kadına bir güç katar, statüsünü yükseltir, o nedenle de kadınlar erkek çocuk doğurmak ister ve doğurdukları erkeklere de taparlar. Kaç yaşına gelire gelsin onun sevgisini kimseyle paylaşmak istemezler. Hele gelinle asla!
Evlenmesini istemezler mi? Aslında istemezler. Ama soyun devam etmesi, ailenin büyümesi için evlenmesi ve çocuğu olması gerektiği için kabullenir bu durumu. Tek koşul istediği gibi bir gelin olmasıdır. Kaynanalar için ideal gelin şöyledir: Sessiz, sakin, saygılı, çalışkan, becerikli, konuşmayan, güler yüzlü, şikayet ve dırdır etmeyen, ne olursa olsan sesini çıkarmayan bir kadın. Her şeyden önce kayınvalidenin üstünlüğünü kabullenecek, onunla yarışa girmeyecek, onun her dediğini yapacak. Ardından eşine kayıtsız şartsız boyun eğecek, onu şımartacak, rahat ettirecek, ne derse sesini çıkartmayacak.
İzlediğim programda kaynanalar gelinlerinden oğullarına evde iş yaptırdığı, çocuklara baktırdığı için kızıyorlardı. "Oğlum halı saha maçına gitmek istiyor arkadaşlarıyla veya onlarla görüşmek istiyor. Ama gelin izin vermiyor!" diye şikayet ettiler.

HAYAL KIRIKLIĞI
İstiyorlar ki kendileri gibi gelinler de oğullarını şımartsın. Oğulları gündüz işte yorulduğu için akşamları dinlensin. İş çıkışı arkadaşlarıyla buluşsun, eğlensin, kafasını dağıtsın, evine gittiğinde sofra hazır olsun, çocuklarla oynasın, yemeğini yiyip, televizyonunu seyretsin. Sonra da yatsın. Evin hiçbir sorunuyla ilgilenmesin. Bütün bunları gelin yapsın. Dışarıda çalışıyor olsa da yapsın olmasa da. Aslında çalışmasa daha iyi. Evinde otursun, çocukları ve kocasıyla ilgilensin.
Benim seyrettiğim programdaki üç kayınvalidenin üçü de gelinlerini sevmediklerini söylediler. Oğulları yeniden evlense başka bir kızla evlenmiş olmasını istediklerini dile getirdiler. "Daha güzeli, daha iyisi var çünkü!" dediler.
Tabii gelinlerin hepsi hayal kırıklığına uğradılar. Çünkü gelinlerin çoğu kendilerinin bulunmaz Hint kumaşı olduğunu zannederler. Programdaki gelinler de öyleydi. Öyle iyidirler ki; anlayışlı, fedakar, saygılı, verici vs. Ve yalnız kendileri böyledirler. Kocalar da bunun farkındadır elbette!. Ne var ki değiller. Üç koca da evliliklerinde mutlu olmadıklarını, bekar olmayı yeğlediklerini ve yeniden evlenseler başka bir kadını tercih edeceklerini söylediler.
Kadınların ve erkeklerin evlilikten beklentilerine yarın değinelim.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.