Seda Kaya Güler

Kadın dizisi Karagül

Geçtiğimiz hafta tam da bir dizinin en heyecanlı bölümünü izlerken elektrikler kesildi. Uzun bir süre de gelmedi. Mumları yakıp beklemeye başladık. Yapacak bir şey yok! Kitap okumaya kalksan okuyamıyorsun. Bilgisayarda kısa bir süre oyalanabiliyorsun. Cep telefonu hariç internet de yok. Sıkıldık. Annem "Televizyona nasıl da alıştık. Olmadığında vakit geçmiyor." diyerek yatmaya gitti.
Eskiden yani televizyon yokken radyo dinlerdik. El işi yapardık, örgü örerdik, kitap okurduk, misafirliğe giderdik, sohbet ederdik. Şimdi geçiyoruz televizyonun veya bilgisayarın başına. Bir diziye odaklanıp kendi kendimizle baş başa kalıyoruz.
Dizilerin çoğu da bitiyor veya sezon finali yapıyor. Yerine yenileri başlayacak. Başka hayatları izlerken yine kendimizle hesaplaşacağız.
KENDAL VE MURAT
Benim bu seneki favori dizim 'Karagül'. Nedenlerinden biri kadınların hikayesini son derece gerçekçi ve yalın bir şekilde anlatması. Dizi eleştirisi yapan sitelerden ekranella'nın yazarı da aynı görüşte: "Karagül bana göre kadın hikayesi. Barındırdığı kadın popülasyonuna rağmen hep mağdur olan kadınların hikayesi. İki adamın birbirleriyle bitmeyen çatışmalarının tarafı olmak zorunda kalmış bu kadınların hep emeklemeye çalışmalarını seyrettik, ayağa kalkışlarını da görürüz inşallah." diye yazıyor son bölümün kritiğini yaparken.
Haklı. Bütün izleyiciler Kendal ve Murat kardeşler yüzünden hayatları kabusa dönen kadınların yüzlerinin gülmesini istiyor.
Evet, dizinin kötü adamı Mesut Akusta'nın oynadığı Kendal ama Özcan Deniz'in canlandırdığı Murat da onun kadar suçlu. Hatta Kendal'dan daha suçlu. Sevmediği halde teyzesinin kızı ile evlenip onun geleceğini yok ediyor. Onu aşksız, sevgisiz hayalleriyle baş başa bırakıp başka bir kadınla evleniyor ve onu avutmak için de yeni evlendiği karısının çocuğunu elinden alıp ona veriyor. Kendisi çağdaş bir hayat yaşarken oğlunu törelerin ve geleneklerin arasında bırakıyor. Annesini ve kızkardeşini kaderlerine mahkum ediyor.
(www.ekranella.com)
Bakın ne yazıyor ekranela'nın yazarı Sümüklü Papatya: "Kendal'ın yaptıklarını gördükçe 'İntikaaam, intikaaam' diye savaş baltalarını bileyliyorsun tamam da hayatlarını mahvettiğin insanların acısını görürken pişman da oluyor musun acaba? Bunu görmek istiyorum ben ağalar. Murat gelecek Kendal'a haddini bildirecek havası içinde değilim çünkü. Kendal'a bir şekilde bütün karakterler yeri gelince haddini bildiriyor. Derdim o değil benim. Mesela çocuklar Baran'ı döverken havaya ateş edip onları dağıtman zerre etki etmedi bana. Baran "Kardeşlerime laf attılar, ben de onları dövmüştüm, şimdi de rövanşını aldılar," dediğinde "Oğlum kardeşlerini nasıl da korumuş!" diye mi ağladın, "Oğlumu Kendal'ın elinde ne hale koymuşum!" diye mi ağladın bunları bilmek istiyorum ben. Kısacası Murat'cığım hayatlarını kararttığın ailenin her bireyinden sürünerek aman dilemeni istiyorum. Cinayete kurban gitmene ramak falan kalması zerre sempati uyandırmıyor bende. Kendal öldürmeseydi Baran'ı alıp götürecektin de kanka, ya diğerleri ne olacaktı? Kendal cahil bir şekilde de olsa ailesini bir arada tutmaya çalıştı sonuçta. Bir tarafı bir araya getirirken diğerlerini sürükleyeceğin felaketi bilirken, seni nasıl savunabilirim ki? Umarım bir hesaplaşma yaşanacak diye beklerken sadece Kendal'ın kafasına patlayan kabaklar görmeyiz."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.