• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
SEDA KAYA GÜLER

İnsanı anlamak

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 11.06.2014, 00:00
Pek çok yerde yaşanan bir aşk üçgeni, akademik bir çevrede yaşanınca daha büyük ilgi odağı oldu. Günlerdir sonu cinayetle biten bu aşk konuşuluyor. Olayın detaylarını bilmiyoruz. Medyaya yansıyan ipuçlarından yorum yaparak bu olay etrafından bir genelleme yapıyoruz. En çok merak edilen genç sekreter. Şimşekleri en çok da o üzerine çekiyor. Çünkü bizim gibi muhafazakar toplumlarda bu tür olaylarda suç genellikle kadının üzerine yıkılır. Suçlanan kişi genç ve güzel kadın olur. O olmasaydı, erkeklerin uslu uslu işlerini yapacakları ve mutlu aile yaşantılarını sürdürecekleri düşünülür. İnsanların aşksız evlilikler yaptığını veya aşkın ömrünün bittiğini ve mutsuz olduklarını, statü sahibi olsalar ve kendilerini tatmin edecek bir işleri olsa da duygusal boşluk içinde olmalarını önemsemiyoruz. Çünkü aşka saygı duymuyoruz. Çünkü insana değer vermiyoruz. İnsanı anlamaya çalışmıyoruz.

MUTSUZ EVLİLİKLER

Aslına bakarsanız hep mış gibi yapıyor ve günü ve durumu kurtarmaya çalışıyoruz. Oysa çoğumuz mutsuzuz. Evli olanlar evli olmanın sıkıntısını yaşarken bekar olanlar bir an önce evlenmenin hayalini kuruyor. Evli olmak mutluluk getirmiyor. Getirmediğinin farkında değiliz. Başkaları bizi yargılamasın veya toplum önünde belli bir konumumuz olsun diye evleniyoruz. Evlenmiş olmak için evleniyoruz. Veya aşk bittiği halde çocuklar için, aile için, el alem için evliliği sürdürüyoruz. Ama bir yere kadar. Tatmin edilmeyen duygular eninde sonunda ortaya çıkıyor. Bazen bu duygular karşılıksız olabiliyor. O zaman da ret edilmeyi veya kabul görmemeyi kabullenemezsek ortaya son örnekteki gibi istenmeyen sonuçlar çıkabiliyor. Görünen o ki profesör aşık olmuş. Hisleri karşılıklı mıydı veya tek taraflı mıydı bilemiyoruz. Sekreter kabul etmese de bize yansıyan algı farklı. Bunda da kadına bakış açımız yatıyor. Kadına cinsel bir obje olarak bakıyoruz. Bir kadınla bir erkeğin cinsellik olmadan bir arada bulunmaması gerektiğine inanıyor ve her yakınlığa farklı bir gözle bakıyoruz. Kadınların evin dışında çalışmasına da bu nedenle karşı çıkıyoruz. Bir kadın erkeklerin arasında çalışırsa, erkekler onu rahat bırakmaz diye düşünüyoruz.

KADINA TACİZ
Gerçeklik payı da var bunun aslında. Eğer bir kadın genç ve güzelse hemen onun koruyucuları olur etrafında. Kimi baba görevi üstlenerek koruma altına alır, kimi potansiyel sevgili olarak görür. İster bekar olsun ister evli, kadın taciz edilir. Yapılan araştırmalar hemen her işyerinde kadınların taciz edildiğini gösteriyor. Kadınların çoğu da kendilerini korumak adına bu ilgiyi ve tacizi görmezden gelmeyi, anlamazlığa vurmayı tercih ediyorlar. Çünkü bir kadın kendisini sürekli rahatsız eden birinin duygularına ya karşılık verecektir ya da ret edecektir. Hoşlanma varsa bu ilişki onların bileceği bir iş ama hoşlanma yoksa ve ret derse ve o kişi kendisinden bir üst konumdaysa işinden olması söz konusu. Evdekilere söylerse veya daha üst yetkililere söylerse de işten ayrılması söz konusu. O yüzden elden geldiğince idare etmek zorunda kalıyor kadınlar. Aslında çoğu zaman kabak kadının başına patlıyor. Bu olayda herkes mağdur. Erkeklerden biri hayatından oldu, diğeri hapse girdi, kadınlarsa işlerinden oldu. Sekreterin işine son verildiği gibi cinayet işleyen profesörün dekan olan eşinin de istifası istendi! Yine kolay yolu seçiyor ve insanı ve onların duygularını anlamak yerine olayı örtbas etmeye çalışıyoruz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.