Kurumların ve organizasyonların markalaşması
Küreselleşmenin bir sonucu olarak, ülkeler arası rekabette şehirlerin ve kurumların rekabeti de gün geçtikçe artmaktadır. Bununla birlikte şu da unutulmamalıdır ki şehir ve kurumların markalaşması uzun vadeli bir faaliyettir.
Kararlı, sabırlı ve tutarlı bir şekilde marka olma yolunda gidilmelidir.
Bu konuda kurumsal marka olan, geçen hafta 13'üncüsü gerçekleştirilen Ayvalık Zeytin Hasat günleri örnektir.
Markalaşmak, marka oldum demekle, öyle masa başına geçip bilmediğin bir konuda ahkam kesmekle olmuyor. Israrla tanıtım yapacaksınız, iletişim yönetimini, algı ve itibar yönetimini uygulayacak bu işin uzmanları ile çalışacaksınız.
Coğrafi işaretini alacaksınız, bununla yetinmeyip, dünyadaki standartları takip edip AB tescilini almak için çalışmalarınızı başlatıp başvurunuzu yapacaksınız.
Tadım laboratuvarı kuracak üreticilerinizi bilgilendireceksiniz. Son olarak, ama en az diğerleri kadar önemlisi hayalinizin peşinden gideceksiniz.
Zeytinyağı denince akla ilk 'Ayvalık' geliyorsa, siz taklit ediliyorsanız bu markalaşmaktır. Bunun arkasında büyük emek ve çaba vardır. Bu markalaşmada 'Ayvalık Zeytin Hasat Günleri'nin katkısı çok büyüktür.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim, bu organizasyon kendisi markalaşmış bir organizasyondur. Amatör bir ruhla başlayıp profesyonel bir sonuç ortaya koymuştur. En güzeli de amatör ruhunu halen kaybetmemiş olmasıdır.
Kurumlar ve uzun ömürlü organizasyonlar, kurumsallaşır, kültürel bir kurum kimliği oluşur. Hasat Günleri'nin de bir kültürü oluşmuştur, bir ruhu, kimliği vardır. Bunu yıllardır gelip bu havayı soluyanlar bilir.
Bu organizasyona ilk kez gelerek ve sadece bir paneline katılarak bu kültürü kavramak zor olur. Bir de her yıl geliyormuş gibi değerlendirmek o kültürü anlamadığınızı gösterir.
13 yıllık bir emeğe saygılı olmak gerekir.
Hele ki teknik konularda coğrafi işaret, AB tescili ve markalaşma konusunda. Zaten hem organizasyon hem zeytin ve zeytinyağı markalaşmış. Nasıl, ne şekilde, kiminle nasıl markalaşacaksınız demek abesle iştigaldir.
Bu yılki coğrafi işaretin AB tesciline başvurusu büyük başarı ve çok önemlidir.
Markalaşma yolunda uluslararası standardı yakalamada, markalı ihracatın artmasında büyük katkısı vardır. Ülkemizde AB tescilini sadece üç ürün almıştır.
YABANCI KONUKLAR
Aristo, "Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür" demiştir. Hasat günlerinde otaya çıkan değer tanıtım, bütün parçaların toplamından on kat daha büyüktür.
Bu yıl Hasat Günleri'nin yapıldığı günlerde terör saldırıları sonucu şehitlerimizin olması nedeniyle, bazı etkinlikler ve konserler iptal edildi.
İki panel gerçekleştirildi, konunun uzmanları gazeteci yazarlar katıldı. Ana panelde Portekizli konuk konuşmacı Henrique Herculano değerledirmelerde bulundu. Yunanistan'ın İzmir Konsolosu Arygros Papolvia işbiliği ve davet için ana panelde teşekkür konuşması yaptı.
Sektörel panelde Midilli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kostas Sotirakis, Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Benhan İbrahim Kantarcı'ya barışın simgesi zeytin temalı teşekkür plaketi verdi.
Savola Turkey (Yudum Gida) CEO 'su Houmer Balazadeh Hasat günleri boyunca faaliyetlere katıldı.
OTELLER DOLDU
Zeytinyağı pazarına sadece Ayvalık Coğrafi işareti alan firmalar katılabiliyorlar.
Şehir meydanında yer olmadığı için bazı taleplere cevap verilemedi.
Üstelik geçen yıldan daha fazla firma katıldı. Hasat günlerinden önce Ayvalık otelleri yüzde 100'e yakın doluluk oranına ulaştı. Görüştüğüm otel ve restoran sahipleri çok memnun ve mutluydu. Yazımı bir hikaye ile bitirmek istiyorum. Adamın biri yeni zengin. Kendine kırmızı simokin diktirmiş. Önemli kişilerin bulunduğu bir davette ilgi çekm eye çalışıyormuş. Ama nafile. Herkes üzerinde eski bir simokin olan yaşlı bir beyefendiyi dikkatle dinliyor.
Kırmızı simokinli kimsenin kendisine alaka göstermediğini anlayınca, çareyi yaşlı beyefendiye sataşmakta buluyor: "Aman simokininiz ne kadar da eski." Herkesin ilgi odağı olan yaşlı diplomatın cevabı anlamlı: "Elbette eski, çünkü ben eskiden beri simokin giyerim."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.