Bu yıl koronavirüsün etkisinin azaldığı, normalleşmenin başladığı bir bayram kutluyoruz. Bu virüs, bizim kültürümüzde yer alan 'her şeyin başı sağlık' anlayışının ne kadar doğru olduğunu tüm dünyaya öğretti.
Bu virüs bize dünyayı bir başkasının gözünden görmenin nasıl bir şey olduğunu, merhameti, sempati ve acıma duygularını, hüznü hatırlattı. Hüzün bize dünyanın geçiciliğini, hayatın kırılganlığını öğretir.
Diğerkamlık ve vicdan, insan ruhunun vazgeçilmez harcıdır. Bu süreçte Narsizizm çöktü, diğerkamlık yani bütün insanların birbirine eşit olduğunu, kimsenin kimseye üstün olmadığını bütün hayatların kutsal olduğunu söyleyenler kazandı.
Hayatın, huzurun, elindeki değerlere sarılmanın önemini, hepimizin eşit olduğunu hatırlattı bize bu virüs. Bu süreçte bizi insan kılan özümüze sahip çıkmalıyız, zira elimizde sevgiden ve dostluktan özge bir ilaç yok. Kalbin sesini geç olmadan işitmeliyiz. Olumsuz olana odaklanmak ve korkuyu büyütmek yerine, kendimize, 'Ben başkaları için neyi daha iyi yapabilirim?' sorusunu sormalıyız.
KIYMETİNİ, DEĞERİNİ BİLMELİ
Bayramlar bu günler için önemlidir.
Bayramlarda da paylaşmalı, kaynaşmalı, kardeşçe sevgiyi yaşamalı, hissetmeli yaşama sevincini, hep birlikte...Bu güzel anlamlı günlerin kıymetini değerini bilmeli...En değerlisi yaşadığımız anın farkına varmalı, yaşamla birlikte akabilmek bize yaşam derinliği getirir. Şimdiki anın sahip olduğunuz tek şey olduğunu derin bir biçimde idrak edin. Şimdiyi yaşamınızın asıl odağı yapın.
Güzel bir an, bir daha geri gelmeyebileceği için, dolu dolu yaşanması gereken zaman parçasıdır. Yavaşlamak anın keyfini çıkarabilmektir. Beklemek ve sabır, hayatımızdaki ayrıntıları daha iyi fark etmemizi sağlar. Burada ve şimdidesiniz, ebedi şimdide. Kalbimizin dokunuşlarıyla, simyacı gibi, yaşanan anı bir mucizeye dönüştürüyor, onu doya doya yudumluyorsunuz. Anı yaşamayı bilmek büyük meziyettir. Yaşamak kolayına zaman geçirmek değildir. Mücadele ederek, acı çekerek hakikate ulaşırız.
Tasavvuf kültürünün sevgi ve hoşgörüsünü içselleştirebilirsek, en büyük sevgi ilahi olan büyük yaratana olan sevgiyi idrak edebilirsek, kutsal olduğumuzu anlarsak hayatımız anlam ve mana kazanır.
Bu bayram günlerinin anlam ve manasını idrak etmek yaşamak gerekir.
Herkes daha adil, daha vicdanlı daha temiz bir dünyanın düşünü kurmalıdır.
Başkalarıyla da bir arada olmanın paylaşmanın ne kadar zenginleştirici bir şey olduğunu bilmelidir.
Yoksa hayatı sonsuz, fırsatları sayısız sanıp kendimizi hep ileride bir gün karşılaşacağımızı sandığımız bir başkasına, bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu?
İYİLİĞİN PEŞİNDEN KOŞULMALI
İyi yaşamak gerekir, iyiliğin peşinde koşmak gerekir, ruhlarımızın iyiliği için özen göstermek gerekir. İyiler dünyanın gizli soylularıdır. Samimiyet ruhun özgürlüğüdür.
Ancak ruhunu kaybetmemişler hayal edebilir. Ancak hayal edenler hüzünlenebilir.
Her an gidecekmiş gibi, her şey her an bitebilirmiş gibi yaşamak mümkündür.
Ölümle yüzleşebilenler hayatlarına derinlik ve anlam katabilen insanlardır.
Yolculuk, insanın kendi içine doğru yürümesidir. Yolcu yolu ruhuna nakşeden kişidir. İşte bunun içindir ki, hayat gıdanın şükrünü eda etmektir, hayatın her anını kıymetlendirmek, insana güzel bir nazarla bakmayı bilmektedir. Sukunet, içinde yaşadığımız dünyanın güzelliğine aşık olmaktır.
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır. Her günüz bayram güzelliğinde olsun...