Ülkemizin marka kenti Kuzey Ege'nin incisi Ayvalık, dünyaca ünlü zeytin ve zeytinyağı ile barışın ve hoşgörünün şehridir. Türkiye'nin doğal, tarihi ve mimari dokusuyla bir turizm cennetidir. Zeytin hasadının başladığı bugünlerde "doğa, tarih, mimari ve lezzet kenti" olan kendine özgü güzellikleri barındıran Ayvalık, doğası, mimarisi, yemek kültürü ve coğrafi işaretli zeytinyağı ile bir dünya markasıdır. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Ayvalık Belediyesi ve Ayvalık Ticaret Odası işbirliğiyle gerçekleştirilen ve gelenekselleşmesinin yanı sıra artık uluslararası bir boyut kazanan Ayvalık Uluslararası Zeytin Hasat Festivali, bu yıl 17. kez düzenlendi. Bu etkinlik, kurumsal bir kimlik ve uluslararası boyut kazanmış, markalaşmıştır.
Bundan sonraki yıllarda, artık bu kurumsal kimliğe, markaya yakışır organizasyonlar düzenlenmelidir. Bu yılki festivalde şehrin en önemli paydaşı olan Ayvalık Belediyesi'nin kentin markasıyla özdeşlemiş bir organizasyonda, önceki yıllara oranla, etkisiz kalmasına bir anlam veremedim.
İKİ BAŞKANIN BÜYÜK EMEĞİ
Zira, Zeytin Hasat Festivali, Ayvalık'ta bir farkındalık oluşturuyor. Ayvalık markasına, ülkemizde ve uluslararası pazarda markalaşmasına, zeytinyağının tanıtılmasına, tüketiminin artmasında bu hasat günlerinin katkısı çok büyüktür. 2005 yılında dönemin Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer tarafından başlatılan daha sonra yine Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Benhan İbrahim Kantarcı tarafından büyük emekler verilerek uluslararası boyut kazandırılan festival, kentin itici gücü olmuştur.
Yeni Ali Uçar yönetiminden de bu bayrağı daha ileriye taşımalarını bu yılı da aşan daha kapsamlı uluslararası düzeyde festivaller bekliyoruz.
Ayvalık'ın Zeytin Hasat Festivali'ne 10 yıldır katılmakta, katkı koymaktayım.
5 yıl festivalin Basın Koordinatörlüğünü yaparak İzmir basınını ilk kez bu festivale davet ettiren kişiyim. Ayrıca 3 yıl (2007- 2010) Ayvalık'ta Tekel Tuz İşletmesi Sosyal Tesisler Müdürlüğü yaptım. Demem o ki, bu toprakların çocuğu olarak Ayvalık benim sevdamdır. Emeklerim de hiç kuşkusuz Ayvalık'ın geleceği içindir. Bugüne kadar yüksek lisans tez konum olan "Markalaşma ve Marka Yönetimi" konusunda festival kapsamında birçok panele konuşmacı olarak katıldım, sunumlar hazırladım. Ayvalık zeytinyağının markalaşması konusunda birçok çalışma yaptım, köşe yazdım. Son 7 yıldır da Yeni Asır Gazetesi'nde Lezzet Duraklarını hazırlayıp yorumluyor, ekonomi ve marka konularında köşe yazıyorum.
GAZETECİLİĞİN DEĞERİ BİLİNMELİ
Gazetecilik, evrensel değerleri olan kutsal bir meslek... Bu nedenle bu tip organizasyonlarda basın baş tacıdır, haber alma kimliğidir.
Etkinlikleri düzenleyenler, gazetecinin şehrine ve bölgesine bakmaz, kendilerine maksimum faydayı getiriyi sağlayan kurum, kişi ve kuruluşları davet ederler. Ancak her davetin bir kapasite gücü var, 'her yıl aynı kişiler gelmeli' diye de bir kural yok. Bazı gazetecilerin organizasyona davet edilmemesini sorun etmesini anlamış değilim.
Gazeteciliğin "bir organizasyona katılıp, orada ağırlanma" boyutuna indirgenmesini bu mesleğin marka değerine kurumsal kimliğine, toplumdaki algışına, saygınlığına zarar vermektedir. Üstelik, 'o niye gitti, beni niye davet etmediler' tavrı gazeteci kimliğine hiç yakışmıyor. Gazetecilerin, o kutsal özgünlüğüne zarar veriyor. Bu gibi anlamsız çıkışlar, basının evrensel gücünü, mesleki değerini çıkar aracı olarak kullanarak, kurumlar üzerinde baskı aracı yapmak anlamına gelir ki, bu da eşitlik ilkesini zedeler. Bir de köşem var diye bilgisi tecrücesi organizasyon yeteneği olmadan bilmeden eleştiri yapmak adına her konuda ahkam kesen, herkese ders verir edasında parmak sallayanlar komik durumlara düşmektedir. Son söz;
Ayvalık'a marka değeri katan bu uluslararası organizasyonu düzenleyen başta Balıkesir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, Ayvalık Belediyesi'ne, Ayvalık Ticaret Odası'na ve emeği geçen katkı koyan kişi kuruluş ve işletmelere çok teşekkür ediyorum.