Bu karşılaşmanın iki tarafı var. İsmail atılana kadar ve İsmail atıldıktan sonraki bölüm. Bu oyunlar denge oyunu...İşin hem savunma tarafında hem hücum tarafında maç boyunca dengeyi elden kaçırmamak lazım. Fenerbahçe 11'e 11 oynarken hep oyunun içerisindeydi. Hatta turu atlamaya daha yakın taraf olarak rakibini sürekli baskı altına almaya çalıştı. Yani bunu başardı mı? Genel olarak 'evet' diyebiliriz.
Fakat Fenerbahçe'nin şu tür bir sıkıntısı var:
Hücum etkinliğinde henüz istediği noktada değil. Baskı var ama verimlilik yok. Bu tür oyunlar tekrar ederse özellikle işin kanat bekleri ve ön kanat hücumcularının verimsizliği Fenerbahçe'de çok konuşulacak. İsmail atıldıktan sonra durum elbette değişti. Uzatmanın son dakikasına kadar büyük bir mücadele azmi ortaya çıktı ama süre uzadıkça doğal olarak eksik kalmanın acısı da son dakikalarda görüldü. Tabi Valencia'nın penaltısı gol olsaydı mutlaka daha farklı bir seviyeye gelebilirdi Fenerbahçe. En azından rakibinin hem skor olarak hem mücadele olarak arkasından koşmak yerine oyunu dengede tutma düşüncesi daha ön plana çıkabilirdi. Ama dediğimiz gibi oyun dengesini bulacak golü veya golleri bulamayınca bu tür rakiplere karşı sonuca katlanmaktan başka bir şey olmuyor...
MAÇIN ADAMI BUSHCHAN
Dinamo Kiev tarafında kaleci Bushchan maçın adamı oldu. Bu turda imzası var.
Fenerbahçe hem başladığı 11'le hem bitiriş oyuncularıyla sahada bir çok şeyi denemeye çalıştı. Özellikle de forvet oyucnularında arayış hâlâ devam ediyor gibi görünüyor.
Bu turu bir kenara bırakalım, işin bu tarafını oturtması çok önemli çünkü bu kadar çok forvetin olduğu yerde doğal olarak kafalar da karışıyor. Dün Fenerbahçe oyun olarak belki düşündüklerini bölüm bölüm ortaya koydu.
Sezon içinde de daha üstüne koyacak ama en önemli şey yine şöyle göründü: İdeal kadro için her mevkide doğru oyuncuyu ve doğru pozisyonları seçebilmek...
