Halil Fincan

SARAYIN YENİ KRALI

Sporla iç içe geçen bir çocukluk dönemi. Daha 4 yaşındayken futbola heves etmiş. Ancak her küçük çocuğun futbol macerasının başlangıcındaki gibi önce kalede bulmuş kendini. Abisinin çektiği şutları kurtarmaya çalışmış. Daha doğrusu kurtaramamış. Yalnız uzun boyu bu kısa kalecilik dönemiyle alakalı değil. Futbolla birlikte basketbol da oynamış. Eren her röportajında basketbolun fiziki yapısına çok yardımcı olduğunun altını çiziyor.
Maçlarda iyi sıçramasının önemli sebeplerinden biri bu. Sadece bu iki sporla değil kayakla da ilgilenmiş. Fakat Federasyonun "Tam Saha" dergisine verdiği bir röportajda kayakla ilgili deneyiminin çok kötü sonlandığını öğreniyoruz. Bir okul gezisinde bu sporu yaparken talihsiz bir kaza geçiriyor. Felç kalma riski yaşıyor. Belinden sakatlanıyor, spor yapamıyor. Hayli de kilo alıyor.
Ve Santino isimli hocası sayesinde tekrar futbola dönüş yapıyor.
İşte o günden bu yana sahnede Eren.
Aslında Galatasaray ile yolları çok daha önceden kesişebilirdi.
Rijkaard döneminde Galatasaray'ın listesine girmişti ancak Basel onu Leverkusen'e verdi. Sarıkırmızılı ekip de mecburen Jo'yu transfer etti. Bayer Leverkusen yöneticisi Wolfgang Holzhaeuser, Eren ile anlaşmalarından hemen sonra ''Bu derece yetenekli bir forvet oyuncusu ile anlaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz'' demişti.
Sonrasında da çeşitli kereler talip oldu Galatasaray. Fakat olmadı. Sonra bir baktık ki Kasımpaşa'da.
Ne yazık ki oradaki macerası da sakatlığı nedeniyle kötü başladı. Soyadı ilk kez farklı bir anlamda kullanıldı.
"Derdiçok" denildi artık.
İyileştikten sonra 16 kez fileleri gördü. Leverkusen yöneticisi Holzhaeuser gibi şimdi de Galatasaray taraftarları pek mutlu.
Sebebi ise açık. Geçen sezonun ikinci yarısı ile kıyasladığınız da derin bir "Oh" çekiyorlar artık.
Çünkü Eren duracağı ve vuracağı yeri iyi biliyor. Çünkü Eren sadece havadan değil karadan da tehlike arz ediyor. Çünkü Eren izleyeni geren futboldan uzak duruyor.
Ofsayta düşmüyor, savunmayı hırpalıyor, top ayağına geldiğinde muhakkak tehlike yaratıyor.
Bir de tabii ki jeneriklik golleri ile tribünlerin gönlünü çalıyor.
Tribünlerin aylar sonrası dolmasında onun payının büyük olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bir forvet oyuncusunun kendisine olan güveni taraftarların onu daha çabuk benimsemesini sağlar.
Yani Didier Drogba'daki o özgüven Eren'de de var. Yalnız tek eksiklik, hala Galatasaray, Eren ile çok fazla oynayamıyor.
Bu da çözülürse işte o zaman gerçekten Galatasaray 'ın "Derdiyok" diyebiliriz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.