Riekerink'e hafta içinde defans kurgusunu değiştirmeyi düşünüp düşünmediği soruldu. Takımın basit goller yediğini kabul eden Hollandalı çalıştırıcı "Duran toplardan gol yedik diye stoper veya savunma hattını değiştirmek, kazanan takımı bozmak ne kadar doğru olur bilmiyorum" dedi. Riekerink risk almayı sevmiyor. Hatta oyunun seyrinde de bu tutumunu sürdürüyor.
Yani herkes Cavanda'yı beklerken o "İlle de Sabri" diyor. Herkes "Podolski-Eren oynar" diye düşünürken o aynı sistemde inat ediyor. Yani Podolski'nin Antalya maçında iki gol atması yetmiyor. Dün de 11'de sadece Sneijder-Josue değişikliğine gitti. Maç içindeki değişiklik de değişmedi. Sabri çıktı Cavanda girdi. Maça gelince. Parça parça analiz etmek daha akılcı olur. Mesela 8 ve 13. dakikalar arasında rakibini bunaltan bir G.Saray izledik. Bu bölümde takım üç önemli fırsat buldu ve zaten bu atakların biri gol oldu. Ve hepsinde de Eren'in katkısı büyüktü. Hatta 26. dakikadaki Bruma'ya atılan müthiş pasın sahibi de oydu. Ancak daha sonra ilk yarım saatteki G.Saray gitti, yerine Selçuk Şahin'i durdurmaya çalışan bir G.Saray geldi. İkinci yarıda G.Birliği G.Saray'ın ilk yarıda kurduğu baskıya benzer bir anlayışla saldırdıkça saldırdı. Ve takım bu bölümde hiç çıkamadı. Kabul G.Birliği zor bir deplasman. Skoru koruma anlayışı böyle bir taktiği beraberinde getirebilir. Fakat bu bölümde öyle hatalar yapıldı ki, G.Birliği skoru değiştiremediyse yine herkesin aynı adamın elini sıkması lazım. Yani Muslera'nın.
O halde tekrar en başa dönelim. Riekerink savunmanın şu görüntüsünden memnun mu acaba?
Kazanan takımı bozmak istemiyor anladık da bunun sebebi savunmanın direnci değil ki.
Birkaç noktalama işareti öncesinde belirttiğim gibi, sadece ve sadece Muslera.