İşin özeti şu... Muslera'sız maça 1-0 geride başlayan G.Saray, Sneijder'ın da sakatlanmasıyla daha baştan kafalarda 2-0 geriye düştü. Ve fikren hissetiğimiz bu skor çok geçmeden gerçeğe dönüştü. Yani gerçekten 2-0 oldu.
Tabii bunun için savunma hattı da büyük katkı koydu. Son iki maçında 12 gol atan ve kısa sürede fark yarattığı sanılan Aslan önünde dişli bir rakip olunca yine frene basıp durdu. Gelelim 12 dakikada yenen 2 golün analizine.
Cenk'e kabahat bulmalı mı, yoksa "Haklısın" deyip sırtını mı sıvazlamalı bilemiyorum. Çünkü görünen o ki kulübede dura dura kaleciliği unutmuş.
Ne doğru yer tuttu, ne de doğru dürüst topu tuttu. Zamanlama hataları da eklenince Pektemek hep fileleri buldu.
Semih... O eski halinden eser yok şimdi. O da aslında Cenk gibi. Hep yanlış yerlerde. Zamanlama ve yer tutma konusunda çoğunluk hata yapıyor. Böyle olunca da rakip cesaret bulup ondan önce topu kapıyor.
Carole... Her gelene "Buyur yol açık" dedi.
Başakşehir kanatları da onun bölgesini koridora dönüştürdü. Ne kaçabildi, ne kovalayabildi. Ve Riekerink sakatlığı nedeniyle onu kenara çekti.
Riekerink'e gelince...
Riekerink demişken, onu yine sona sakladım.
En başta şunu sorayım. Takım maddi sorunlarla boğuşurken 3.5 milyon euro bonservis bedeli ödenip bir futbolcu alınıyorsa ve bu futbolcu belki de G.Saray'ın bu sezonki en önemli maçında oynamıyorsa bunun sebebi nedir bilmek istiyorum. Hücum hattına gelince. İkinci yarıda çift forvete dönen Hollandalı hocanın neden baştan bu hamleyi yapmadığını bir türlü çözemiyorum.
İyileştiği söylenen Tolga Ciğerci'nin ne zaman hazır olacağını açık açık söylemesini rica ediyorum. Sanırım herkes birçok şeyin farkında.
Yani son haftalarda atılan o kadar golün ardından kimse gelecek için umutlu değildi aslında.
Ve bu dünkü maçta bir kez daha tescillendi.
Hep söyledik yine tekrarlayalım. Formül yanlış olursa sonuçta yanlış olur. G.Saray'ın hedeflerinden biri dün bitti. Öteki ise bu formülle umut vermiyor.