Gurur tablosu
BAŞLIYORUZ
Merhaba... Bundan böyle her hafta, bu köşede gündemin orta yerine ara paslar atıp 'Güzel Oyun'un her yönüne bakmaya çalışacağız.
Bazen kaleyi karşıdan gören bir yerlerde olacağız, bazen de ender gelişen bir kanat atağıyla heyecanlanacağız. Ayrıca tribün de olacak, kulübe de.
Sevinen de olacak, üzülen de. Hakemi, stoperi, ön liberosu, forveti, kalecisi, teknik sorumlusu. Kimi zaman kontraya çıkıp, kimi zaman da dar alanda kısa kısa paslaşacağız. Yani özünde yeşil sahanın notlarını tutacağız. O halde başlıyoruz...
Daha işin en başında Östersunds ve Vardar hezimetlerini görmüşken, Avrupa seyrimizle ilgili paniğe düşmüşken, ülke puanı ve prestij kaygılarını ciğerimize kadar hissetmişken Beşiktaş'ın geldiği nokta gelecek adına da teşvik vesilesidir. Yani bu işin "Nasıl olsa bir şekilde eleriz" anlayışı ile olmadığının, bir maçın her dakikasının önemi olduğunun kanıtıdır. Takvime bakıp, eksikleri görerek, adım adım, maç maç hedefine giderek ortaya çıkan gurur tablosunu alkışlama zamanı şimdi. Çünkü bu tür başarılar tesadüflerle yaratılmaz.
Beşiktaş'ın Porto karşılaşmasında aldığı sonuç beraberliktir ancak oynanan futbolun karşılığı net bir galibiyettir.
KAZANMA İSTEĞİ
Pepe'den Q7'ye, Adriano'dan Cenk'e kadar o formayı giyen herkes "Kazanma isteğini" hissettirmiş, daha zorlu geçeceği ortada olan bir diğer tur için umut vadetmiştir. Her taraftarın anısında bazı maçlar saklıdır.
Hatta o bazı maçlar yeni taraftarlarını kazanmıştır. Porto maçı da böylesidir işte. Belki de şimdinin çocukları ileride Beşiktaş'ı nasıl tutmaya başladığını, bu maçı örnek vererek anlatacaktır.
Teşekkürler Beşiktaş... Sadece lider olarak gruptan çıkarak tarih yazdığın için değil tarihi yazarken böylesine bir futbolla göğsümüzü kabarttığın için teşekkürler.
***
KALEYİ ŞAŞIRMAYI ABARTTILAR
Futbol bu, o 90 dakikada öyle şeyler oluyor ki bazen kaleler şaşıyor, normal. Ancak geçtiğimiz haftadan taşanlarla vaziyet anormal bir hal aldı. Bunun da ligi var elbet.
Mesela Osmanlıspor bu sezon 4 kez kaleyi şaşırıp Avrupa'da zirvede. Başkent ekibini 3 golle Fransa'dan Lyon izliyor. Fakat bu hafta öyle bir gol vardı ki atan da tutamayan da şaştı.
Hollanda ekibi Vitesse'de forma giyen sağ bek Dabo, Groningen mücadelesinde taç çizgisi yakınlarından ve yaklaşık 40-45 metreden kalecisini avladı. Skor mu? Groningen 4-2 kazandı.
***
ANLAT TUDOR
G.Saray ligin lideri. Ayrıca en çok gol atan takımı.
Sahasında en çok kazanan ve en çok puan toplayan iki takımdan biri. Rakamlar çoğaltılır. Fakat haftanın en çok tartışılan teknik direktörü Igor Tudor. Çünkü Hırvat teknik adam bazı şeyleri anlatamıyor.
Anlaşılamadığı için de eleştiriler katlanıyor. Bunu sadece Başakşehir hezimeti ile sınırlayamayız.
Ama onunla başlayalım. Bir teknik adam 2-0 geride girdiği soyunma odasına yine aynı kadroyla çıkıyorsa önce "Bir bildiği vardır" diye düşünürsünüz.
Ancak skor açılıp, 80'e kadar kulübe yardıma çağırılmamışsa burada ciddi bir sorun vardır.
Bu hamle gecikmesi kulübedekileri huzursuz eder. "Demek ki bize güvenmiyor" diye söylenmeye başlarlar.
KULÜBE DEKİLER ...
Sorun onların formsuzluğu ise bir teknik adam sadece sahadakilerin değil kulübedekilerin de formundan sorumludur.
Yasin'in, Selçuk'un, Sinan'ın düşüşü futbolcular kadar onun da sorunudur. Daha anlatması gereken birçok mesele var.
Rodrigues kararsızlığı, savunma karmaşası, Belhanda'nın patlayamayışı.
O halde anlat Tudor. F.Bahçe ve Trabzon maçlarında geriye yaslanan takım ile G.Birliği maçındaki takım aynı takım değil. Her maçın farklı planı var kabul de B planını devreye sokamazsan bir hafta 5 atıp, diğer hafta 5 yersin...
***
ADEBAYOR
Denilen o ki Adebayor 4 yaşına kadar yürüyememiş. Bir gün ailesi onun yürümesi için dua ederken, bizimkisi sokakta maç yapan çocukların attığı futbol topuna hareketlenip ilk kez adım atmış.
"Mucize mi, futbolun büyüsü mü?" ne derseniz deyin. O gün bu gündür meşin yuvarlağın peşinde. Mancini, Villas Boas, Mourinho, Mark Hughes, Harry Redknap, Didier Deschamps, Arsene Wenger... Futbolu birazcık takip eden herkesin bildiği isimler. O hepsiyle de çalıştı. Hani "G.Saray 33'lük Adebayor'u tutamadı" diyorlar ya o atmasın da kim atsın ki zaten.
***
GOUFFRAN DA BELHANDA GİBİ
G.Saraylılar, Belhanda için ne düşünüyorsa Göztepe taraftarı da Gouffran için aynı düşüncede. Beklentilerin yüksek olduğu iki oyuncu.
Ancak henüz ikisi de umulan patlamayı yapamadı. Gouffran, Bursa'da bulduklarını atsa yıldız olacaktı. Tam tersine "Hedef adam" oldu. Bordeaux performansı ile karşılaştırdığımızda arada dağlar kadar fark var.
O klasik maç sonu temennisi gibi: "Önümüzdeki maçlara bakacağız."
***
KARAMBOL
Sözlük anlamı: Çarpışma, karışıklık, karmaşa. Başka deyişle "Soldado'nun Sivas'a attığı golde yaşananlar".
Ancak sonucunda gol olmayan bir tanesi var ki internetten bulun izleyin. 2015 yılında De Graafschap- PSV maçı. PSV 4-3 önde. De Graafschap eşitlik için yükleniyor.
Hani "Topun canı istemedi" derler ya, öylesi. Herkes topa vuruyor ama olmuyor. Sonuç mu? 6-3 PSV kazanıyor. Atamayana atarlar...
UNUTULMAZ SÖZLER
Bu işteki en iyi teknik adam olduğumu söyleyemem ama ilk birin içindeyim. Brian Clough
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.