G.Saray kadrosu itibariyle durarak oynayacak bir yapıda değil. Son iki maçta rakiplerinden çekinerek kontrolü seçen Tudor sanırım dünkü oyunla bir kez daha pişman olmuştur.
Çünkü o oyun tarzı takımın sadece frene basmasına değil rakibin cesaretlenmesine sebebiyet veriyor. Dün N'Diaye ve Feghouli'nin yokluğunda Eren ve Gomisli hücum hattı doğru bir karardı ki G.Birliği savunması adam paylaşımında büyük sıkıntı çekti. Bununla birlikte tepeden tırnağa hücumu düşünen G.Saray saldırdıkça saldırarak rakibinin dengesini alt üst etti. Aslında Mariano'nun başında gelen ilk golünden sonra G.Birliği skora denge getirmek için önemli şanslar da buldu. Ancak G.Saray'ın ani çıkışları geniş boşluklara neden oldu. Böylelikle skor daha 50. dakikada 4 farka geldi.
Başlarda Eren-Gomis ikilisi özellikle Eren'in aldığı süre bakımından beklenen katkıyı koyamasa da ikili maçın ilerleyen bölümlerinde o uyumu tutturdu.
Müzik mi ? Gürültü mü?
Daha önce de söyledik, tekrarlayalım.
Bu kadar hücumcu varken ve her birinin meziyeti farklı iken skora katkı koyan oyuncuların sürekli farklılık göstermesi o kadar normal ki. Yani Gomis ve Eren'i tutsanız, Maicon sahne alıyor. Maicon'a yapışsanız, Tolga aradan çıkıyor. Bunun Belhandası, Marianosu, Tolgası var. Hal böyleyken takım çeşitli kükreme versiyonları ile tam bir orkestraya dönüşüyor.
Ve bu orkestradan bambaşka bir şey isterseniz o zaman o müzik olmaz, kuru gürültüye dönüşür. Son söz Denayer için. Asıl görev yeri savunmanın göbeği.
Ancak sağda da oynuyor. Dün ise solda oynadı. Sonra Maicon çıkınca yine stopere geçti. Haftaya Muslera'dan eldivenleri alırsa şaşırmayın.