16 haftanın özeti aşağı yukarı dünkü ilk yarıya karşılık geliyordu. Göztepe bu ligin en kompakt takımlarından biri. G.Saray ise gücünü sezona yayamayan ancak ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir ekip. Zaten bu yüzden Tudor gitti, Terim geldi. Kimse ilk maçında mucize bir gelişim ve değişim beklemiyordu ki kadro tercihiyle de zaten sürprize yer vermedi.
İlk 45'te her iki takım da hücum dengelerinde eşit bir profil çizdi. Yani zaman zaman G.Saray zaman zaman da Göztepe maçın yönünü tayin etti. Hal böyle olunca da tempolu ve seyir zevki yüksek bir ilk yarı izledik.
Geri vitesi bıraktı
Şu bir gerçek ki kadro Tudor'un kadrosu olsa da enerji Terim'indi.
Daha sahaya çıktığı andan itibaren tribünle kurduğu bağın oynanan futbola etki ettiğini görmezden gelemeyiz. Ve devre arasında nasıl tepkiler verdiğini az çok gözümüzün önüne getirebiliyoruz.
Dünkü maça dek ligin üst sıralarına oynayan takımlara karşı geri viteste kalan takımın istedi mi nasıl maçın hakimi olabileceğinin kanıtıydı biraz da. Tekrarlıyorum, Göztepe gibi ilk yarıya damgasını vurmuş bir takıma karşı özellikle ikinci yarıda oynanan futbol gelecek adına birçok sinyal verdi.
Belhanda vazgeçilmez değil
Ancak Terim de biliyor ki çözmesi gereken çok konu var. Bir kere sol bek ihtiyacı listenin ilk sırasında yer alıyor. Bununla birlikte Belhanda'nın bir görünüp bir kaybolma hadisesinin üzerine gitmesi şart. Çünkü adı Belhanda olmasa kulübede bile zor otururdu bu vakte kadar.
Belki bakarsınız, Selçuk'u daha önde oynatmayı seçerek Belhanda'nın vazgeçilmez olmadığını anlatır. Bir diğer mesele de savunma. Yan top hadisesinde dün acayip anlar yaşandı. Uzun vadede bir stoper şart fakat Hakan Balta formülünü deneyecek gibi. Sonuç olarak eksiklerine rağmen G.Saray'ın gücünü fark etme maçıydı aslında. Göztepe ise yenilgiye rağmen cesur futboluyla ikinci yarı için rakiplerine gözdağı verdi.