Derdim; Utku Yuvakuran!
Fabri'nin, parasal durumlardan dolayı tüyüşü! Kaleci Tolga'nın, Partizan karşılaşmasında sakatlanışı sonrası, kaldı mı kale, Semih'in oğlu Utku Yuvakuran'a!
Vallah, billah, Beşiktaş'ın maçı nasıl sonuçlandıracağından çok, bir kez izlediğim ve hayran olduğum Utku'ya odaklandım, bir baba edasıyla... Hoş, önünde görev yapan kale gibi savunmacılar varken, fazla topla haşır- neşir olmayacağı da, içimi rahatlatıyordu, az da olsa... Diğer yandan, evin has oğlanı, kafası kesilmiş tavuklar gibi ortalarda dolaşan ve vazgeçilmez olarak sürekli görev verilen bir Oğuzhan meselesi var, kafamı şiddetle kurcalayan(!) Şenol Hoca'nın bu ısrarını, duvarlara mı sormalı acaba? Her ne olursa olsun, kongre kararı alan ve futbolcularına paralarını ödeyemeyen Antalya'ya karşı, Beşiktaş'ın elini kolunu sallaya sallaya yeneceği konusunda, gayet emindim. Ancak; zamanın çoğunu karşı yarı alanda geçirmiş olsalar da Antalya, Dukarra ile bana göre kesin bir ofsayt golüyle öne geçti, herkesin şaşkın bakışlarıyla! VAR'cılar mı kör, biz mi? Bilemedim, bilemedim!
ANTALYA HAKKETTİ
Akabinde, yine Dukarra'nın sırtına çarpan ikinci gole gelince, şu maça ilişkin doktorun rapor vermeyeceğine emindim, Negredo, heyecan getiren o golü atsa bile... Hemen ardından bizim hemşo Yekta, üçüncüyü yapıştırmaz mı, Kartallar'ın ağlarına? Hadee, buyur buradan yak! Bir türlü anlam veremediğim bir Şenol Güneş klasiği yine... Mağlup durumdayken, savunmacı Gökhan Gönül- Tolgay değişikliği, ne anlama geliyor mesela?
Pepe'den gelen ikinci gol ve Larin'in oyun katılmasıyla kontrolü ele alsalar da, müthiş direndi Antalyalı'lar... Ve, analarının ak sütü kadar hakkettiler, aldıkları üç puanı... Düne ilişkin, ne Fikret Orman'ın kongre kararı alması!
Ne, Şenol Hoca'nın bana göre yanlış adam tercihleri (Tolgay-Gökhan Gönül değişikliği!') Ne de Beşiktaş'ın kaybettiği puanlar ilgilendirdi beni... Derdim; hiç hatası olmadan, alnına üç gol yediği damgası vurulacak olan o Utku!
Utku Yuvakuran'dı, dün akşam...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.