Afiyetle yedik Portakal’ı...
Milli Takımımız, Dünya Kupası finalleri için dün akşam çıktığı karşılaşma öncesi karşımda dizildiklerinde, tuhaf duygulara kapıldım, ne hikmetse... Coşkulu Milli Marşı'mızı seslendirirlerken, az 'kıskançlık!', az 'özenme!' az 'imrenme!', yani ortaya karışık misali, bir ruh halindeydim. Çok çok umutlandığım... Çok çok taktir ettiğim... Futbol yeteneklerine hayran olduğum bu gençlerin yanında, bir çeyrek saat dahi olsa, forma giyseydim ya! Top rakipteyken şemsiye gibi büzülürken, kaptıklarında yelpaze gibi açılmaları, keyfimi artırdıkça artırdığı anlarda mest olurken, soldan pike yapan Hakan Çalhanoğlu'nun asisti, Burak'ın ayağından gole dönmez mi? Derin bir nefes alıp, dayandım arkama... Hollandalılar'ın, orta alanda top gezindirmelerinden artık vazgeçip, ciddi ataklar geliştirecekleri beklerken, O Okay, tee gerilerden gelerek, ceza sahasının içinde topla buluştuğu anda düşürülüşünü, penaltı noktasını göstererek cezalandırdı Hakem Michael...
Burak vurup, tabela ikiyi gösterince, attım bacak bacak üstüne...
UGURCAN SEVİNCİ KATLADI
Tahminimden daha da, iyiydik ilk yarı boyunca... Dar alanlardan, kolayca sıyrılmayı bildik... Orta alanı, çok çok hızlı geçtik... İleride, çok çabuk çoğaldık... İkinci yarının hemen başında Hakan Çalhanoğlu'nun füzesinin ağlarla buluşması, böylece oldu bize bir ballı-börek...
Oyunu riske etmemek için, geriye yaslanmamız kadar doğal bir şey yoktu, ikinci yarı...
Kaybedecek bir şeyleri kalmayan ve bilinçsiz saldıran Hollandalılar'ın, sağdan-soldan gelen ortalarında, Çağlar ve Ozan Kabak ile 'kuleler' oluşturduk... Rakibin mülkiyetindeyken, piranaların ete saldırdığı gibisinden, saldırdık topun üstüne üstüne... Kendi sahamızda kalmayı fazla abartınca, Klaassen ve De Jong'un puan heveslerine, şahane bir vuruşla yanıt verdi Burak Yılmaz... Uğurcan da son dakikadaki penaltıyı kurtarınca, sevincimiz katlandı? Böylece dörtledik yani tabelayı... Böylece, afiyetle yemiş olduk Portakal'ı... Bende de keyif, keka elbette...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.