Bazen haksızlığa uğrayıp bunun karşılığında bir şey yapamadığımız için ilahi adalete sığınırız. İşte dinimiz İslam, bize bu konuda büyük müjdeler veriyor. Hak, hukuk ve adalet, İslam'ın temel kavramlarının başında gelir. Rabbimizin 99 isminden biri de "el-Hak"tır. Hayatımızın huzur ve barış içinde geçmesi için Cenab-ı Hak tarafından bizleri hakka sahip çıkmaya davet eden ayetler gönderilmiş, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ise hadisi şerifleriyle bizlere haktan hukuktan ayrılmamamızı emretmiştir. Öncelikle bu konuya özen gösterirsek, hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak huzur içinde bir hayat süreriz.
KUL HAKKI
Bir Müslüman tüm ibadetlerini yerine getirse ama kul hakkına riayet etmese çok büyük zarardadır. Hatta bu konuda öyle bir hadisi şerif vardır ki meselenin önemi çok açık ve net bir şekilde bizlere anlatılmıştır. Şimdi bu hadisi şerifi sizinle paylaşıyorum. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bir gün, ashâbına "Müflis kimdir biliyor musunuz?" diye sordu. Orada bulunanlar, "Malını mülkünü kaybetmiş, iflas etmiş kimsedir Yâ Resûlallah" diye cevap verdiler.
Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurdu: "Aksine gerçek müflis şu kimsedir: Kıyamet günü kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve verdiği zekâtla gelir. Ancak dünyada iken şuna sövmüş, buna iftira atmış, ötekinin malını yemiş, berikinin kanını dökmüş, bir başkasını dövmüştür. İhlâl ettiği bu hakların karşılığı olarak onun iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesabı görülmeden iyilikleri biterse, mağdur ettiği insanların günahlarından alınarak onun üzerine yüklenir, sonra da cehenneme atılır." (Müslim, Birr, 59.)
BEDELİ AĞIR
İşte ilahi adalet dediğimiz budur. Kimsenin yaptığı haksızlık yarın huzuru mahşerde yanına kalmayacak. Eğer insan, hakka uygun yaşarsa, işte o zaman Allah'ın rızasını kazanabilir. Ama haksız yoldan kar sağlayan, ticarette hile yapan harama bulaşır. Bunun da bedeli ağır olur. Zaten hem yasalarımızda hem dinimizde haksız kazanca izin verilmemiştir. İman sahibi bir kişi, önce kendi ailesinden başlamak üzere çevresine, topluma, devletine milletine faydalı olmaya çalışır ve hak etmediği bir kuruşa bile el sürmez. Bunun aksini yapan kazandığını sansa bile aslında büyük bir ziyandadır. Belki bunu dünyada anlayamayacak ama ahirette biraz önce naklettiğimiz hadisi şerifte buyurulduğu üzere kendi kazandıklarını da kaybedecek.
Allah, bizleri haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan korusun.