Küfrün asıl hedefi peygamberimizdir
Bu millet üzerinde yıllarca oynanan oyunların asıl hedefi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) oldu. Çünkü bu millet, İslam dini ile şereflendikten sonra şaha kalktı. Bu büyük şahlanmayı durdurmanın tek bir yolu vardı o da bu milleti Peygamberinden uzaklaştırmaktı.
Dinsizlik ve ateizm rüzgarlarıyla yıllarca bu asil ümmetin imanını zayıflatmaya çalışan şer odaklarının oyunu tutmayınca yeni bir plan devreye sokuldu. Bunun adı ise "peygambersiz din" anlamına gelen "deizm" oldu.
Yani bir yaratıcı olduğuna inanıp, peygamberlerin ve onlara gönderilen kitapların inkar edildiği bu küfür akımını süsleyip püsleyip milletin önüne koyanlar kendi akıllarınca bu kez başarılı olacaklarını sandılar. Ama yanıldılar. Bu millet bu ümmet son nefesine kadar peygamberinden vazgeçmeyecek.
Peygamber düşmanları bunu böyle bilsin.
BU GECE MEVLİD KANDİLİ
Evet bu gece alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) dünyaya teşriflerinin 1448. yıldönümü.
O müthiş gecede çok önemli olaylar ve mucizeler yaşandı. Mekke'de 1448 yıl önce, Rebiülevvel ayının 12. gecesi tan yeri ağarırken alemlere bir nur doğdu. O nur, Allah'ın "Ey habibim sen olmasaydın alemleri yaratmazdım" buyurduğu Hz.
Muhammed (s.a.v.) idi. Mazlumların kan ağladığı, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, şirkin, putperestliğin arttığı, zulüm ve cehaletin yerin dibine vurduğu bir anda dünyaya öyle bir teşrif etti ki; yer-gök cümle alemde, asırlar boyunca konuşulacak büyük mucizeler gerçekleşti.
YAŞANAN BÜYÜK MUCİZELER
Allah'ın (c.c.) cennetin kapısına kendi ismiyle birlikte yazdığı Peygamberimiz Hz. Muhammed'in teşrif ettiği gece bir yıldız doğdu.
Yahudi alimler, kitaplarında Allah Resulü'nün geleceğini öğrenmişler ve bu yıldızdan da ahir zaman Peygamberinin teşrif ettiğini anlamışlardı. Peygamberimizin doğduğu gece Medayin'deki Kisra Sarayı'ndaki 14 burç yıkıldı. Hükümdar Sarayı'nın o sapasağlam burçlarının yıkılmasının ardından İran başkadısı Mübezan gördüğü rüyayı "Gördüm ki yüzlerce kükremiş deve, önlerine şaha kalkmış Arap atları olduğu halde Dicle suyunu geçti ve İran topraklarına yayıldılar" sözleriyle anlatmıştı. Müşriklerin Allah'ın evi Kabe'ye doldurduğu karanlık putlar yerle bir oldu. İstahbarat'taki bin yıldan beri yanan Mecusilerin kocaman ateşi bir anda sönüverdi. Ateşperest Mecusilerin ateşi yerine Tevhid meşalesi yandı. Takdis Edilen Meşhur Save Gölü bir anda kurudu. Bu da gelen Resul-i Kibriya Efendimizin, Allah'ın izni ile olmayan şeylerin takdis edilmesini yasaklayacağının ifadesiydi.
BİZ DE KIYMETİNİ BİLELİM
Bu hadiselerin Resul-i Ekrem'in doğduğu gece olması elbette tesadüf değil. Bütün bunlar Hz Muhammed'in (s.a.v.) zuhurunu haber veriyordu. Biz Müslümanlar, böyle bir peygamberin ümmeti olduğumuz için ne kadar şükretsek azdır. O isteseydi dünyaya teşrif ederken birçok mucizeyi yaratan Allah kendisine zulmeden, Uhud'da dişini kıran, Taif'te kendisini taşlayan müşrikleri yerle bir eder, dünyayı başlarına yıkardı. Ama hiçbir zaman kendisine zulüm edenlere beddua etmemiş hep dua etmişti. Peygamberimiz Hz. Muhammed'in "Her peygamberin hususi bir duası var ki, ümmetiyle ilgili olarak dua etmiş ve kabul edilmiştir. Ben ise duamı, kıyamet gününde ümmetime şefaat etmeye ayırdım." hadisi şerifi bizi nasıl sevdiğini anlatmaya yetiyor. O halde bizler de bu yüce sevgiye layık olmak için gayret edelim. Sonsuz salat ve selam Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) üzerine olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.