İnsanı gerçek manada kamil insan yapan en önemli özellikler, imani esasların yanında ahlakının düzgün ve nefsine hakim olması gelir. İman edip sadece namaz kılmak, oruç tutmak küçük ve büyük günahlardan kaçınmak elbette özellikle ahirzaman dediğimiz bu günlerde çok önemli ve Allah'ın rızasını kazanıp cennete girmek için kesinlikle şarttır. Ancak bir de Allah'a daha yakın olmanın ve sürekli O'nun huzurunda olduğunu idrak etmenin huzuru, mutluluğu ve lezzeti hiçbir şeyde yoktur. İşte bunu yaşayanlar 'evliya' dediğimiz Allah dostlarıdır. İşte "Cennet cennet dedikleri birkaç ev ile birkaç huri, isteyene ver onları, bana seni gerek seni" sözlerini söyleyen Yunus Emre, işte Allah aşkının ve sevgisinin Allah'ın rızasına talip olmanın ne kadar başka bir güzellik olduğunu bu dizelerle bizlere anlatmaya çalışmıştır.
Bizlerin de bu anlamda kendimize dost olarak Allah'ın razı olduğu ve kendisine dost olarak seçtiği kulları titizlikle arayıp bulmak, sevmek ve sevgisini kazanmamız çok önemlidir. Allah dostlarının duasını almak ve gönlüne girmek bizim kurtuluşuma bile vesile olabilir. Bu konuda birçok ayet-i kerime ve hadis-i şerif bulunmaktadır.
Bunlardan bazılarını paylaşmak gerekirse;
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun, O'na yaklaşmaya vesile arayın ve O'nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz" (Maide Suresi 35. ayet). "Alimler peygamberlerin varisleridir" (Buhari, İlm, 10; Ebû Davut, İlm, 1; Tirmizi, İlm,19; İbn Mace, Mukaddime, 17). "Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar derin saygı duyar içleri titreyerek- korkar" (Fatır Suresi 28. ayet).
'ŞEFAAT EDEBİLİRLER'
İslamiyet ve insan fıtratı konusunda kendisini yetiştirmiş Türkiye'nin önemli araştırmacı yazarlarından biri olan Mehmet Ali Bulut'a "evliyalar, dara düşmüş insanlara yardımcı olabilir mi?" diye sordum. Bulut, ayet ve hadisler ışığında şöyle yanıt verdi:
"Bu zatlar, dara düşmüş insanlara Allah tarafından yardım gelmesine vesile olabilir.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) ezan okunduktan sonra yaptığımız dualarda da kendisine vesile ve fazilet verilmesi için dua ediyoruz. Kuran'da birçok ayette şefaat tabiri vardır. Peygamberler ve evliyalar, kıyamet günü insanlara -Allah'ın izniyle- şefaatçi olacaklar. Dolayısıyla şefaatçilik dünyada da vardır. Gidip bir türbe de ya da bir zatın huzurunda Peygamber Efendimiz'e salat ve selam getirip, bu kişinin ruhuna bir Fatiha Süresi okunup hediye edilse sonra da 'Ya Rabbi, bu zatın ruhuna hediye ettiğim Fatiha ve Resulullah'a yaptığım salavat için benim şu sıkıntımı gider' dese bunun hiçbir günahı yoktur. Buna yalan veya küfür denemez. Ama bir kişi aynı şekilde o kişiye gidip 'benim şu sıkıntımı gider' derse, bu küfür ve şirktir"
'PEYGAMBERE İTAAT'
"Burada aslında Allah'tan isteniyor ama Allah'ın sevdiği kulu vesile ediliyor. Arada ince nüansı anlamak lazım. Allah nezdinde de Peygamberleri ve evliyaları, iyileri aracı edebilirsin. Peygamberimize ailesine ve ashabına gönderdiğimiz salavatlar, günahlarımızın silinmesine vesile olur. Allah, Hz. Peygambere 'Ey Muhammed. de ki eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyacaksınız' buyuruyor.
Allah kendi sevgisini dahi yarattığı peygambere itaate ve sevgisine bıraktı. 'Sana itaat etsinler' dedi. Bu bir ayettir. Dolayısıyla Hz.
Peygamber'e itaatten, O'nun sünnetini ihya etmekten ve nefsinde tatbik etmekten vazgeçen ve reddeden gökten Süreyya yıldızını dahi indirip ben Allah'a iman ediyorum dese faydası yok. Bir insan sünneti yerine getirmiyor ve Resulullah'a itaat etmiyorsa Allah'ı ve Kuran'ı kabul ettiği, sevdiği yalandır. Ölçü bu. Bu ölçüyü koyan Allahü Teala'dır" şeklinde cevap verdi.
