Peygamberlikten sonra en yüksek mertebe
Millet olarak yıllardır terör belasından dolayı çok canlar yandı, çok anneler babalar evladını kaybetti, birçok bebek ise annesiz babasız büyüdü. En son ise terör örgütü PKK'nın elindeki 13 canımızın şehit edilmesiyle yüreklerimiz yine dağlandı.
Şunu asla unutmamalıyız ki, bu cennet vatanımız daha nice şehit kanlarıyla sulanmıştır. Bu nedenle aziz şehitlerimize sonsuz minnet ve şükran borçluyuz. Şehitlerimizin yanında elbette gazilerimizi de unutmamalıyız. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un "Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı.
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı" mısralarında belirttiği gibi şehit ve gazilerimizin kadir ve kıymetini bilmeliyiz.
Dinimize göre, peygamberlikten sonra insanın erişebileceği en yüksek rütbe şehitliktir. Kutsal kitabımızda nebiler, sıddîklar, şehitler, salihler, fazilet yönüyle yüce mertebeler olarak yan yana anılmışlardır.
Bu konuya değinen bir âyet-i kerimede "Allah'a ve Peygambere itaat edenler, işte bunlar;
Allah'n kendine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehitlerle ve salihlerle beraberdirler.
Bunlar ne güzel arkadaştır" (Nisa, 69) buyuruluyor.
ONLARA "ÖLÜ" DEMEYİN
Hiçbir dünya menfaati gözetmeden, Allah'ın dinini yüceltmek, müslümanların şan, şeref ve namuslarını korumak, vatanı muhafaza etmek amacıyla ve sadece Allah rızası için savaşan, savaş sırasında ölen müslümanlar gerçek anlamda şehit sıfatını kazanmışlardır.
Bunlar Allah'ın sevgili kulları olup cennetle mükâfatlandırılacaklardır. İnsanlara olan borçları hariç, bütün günahları affedilecektir.
Şehitler karşılaştıkları cennet nimetlerinden öyle memnun kalacaklardır ki Yüce Allah'a: "Ey Rabbimiz!
Biz, senin yolunda tekrar şehit olmak için dünyaya döndürülüp öldürülmeyi istiyoruz" diyeceklerdir.
Şehitlik mertebesine, ancak mümin olanlar erişebilir. Allah'ın huzuruna, harpte şehit oldukları andaki durumlarıyla gelirler. Yaralarından rengi kan, fakat kokusu misk gibi olan kan akar.
Şehitlik mertebesinin yüceliğini bildiren pek çok ayet-i kerime mevcuttur. Bunların birkaçında mealen şöyle buyurulur:
"Allah yolunda öldürülenlere 'Ölüler' demeyin; zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz" (Bakara, 154)
GÜNAHLARI BAĞIŞLANIR
Cenabı Hakk'ın şehitlere tanıdığı ayrıcalık şehit düşme anlarından itibaren başlar. Onlar ölüm acısını neredeyse hiç hissetmezler. Allah Resulu şehitlerin yaptıkları ibadet ve amellerin dahi farklı değerlendirileceğini buyurur. Nitekim Medine'de kardeş ilan ettiği iki şahıstan biri şehit düşmüş, diğeri ise normal bir şekilde ölmüştü. Sahabe, cenaze namazında Allah'tan onu şehit düşen kardeşinin yanına alması yönünde dua edince, Allah Rasulu, şehit olanın ameli ve ibadetleriyle diğerininkinin arasında fark olduğunu belirterek "6 ayrıcalığı vardır: Kanının ilk damlasıyla günahları bağışlanır ve cennetteki yeri kendisine gösterilir, kabir azabından korunur, en büyük korkudan emin olur, imanın elbisesi ile süslenir, hurilerle evlendirilir ve akrabalarından yetmiş kişi için şefaat etmesi kabul olunur." (İbn Mace, Cihad, 16) buyurur.
ÖLÜRSEM ŞEHİT, KALIRSAM GAZİ
Atalarımızın düşmanla savaşa giderken Kur'an-ı Kerîm'de buyurulan "De ki: Bize iki iyilikten, gazilik ve şehitlikten başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz?" (Tevbe, 9/52) ayetindeki ilahi emrine uyarak "Ölürsem şehit, kalırsam gazi" anlayışıyla hareket etmesi, bu necip milletin en önemli özelliğidir. Allah'tan başka kimsenin önünde diz çökmeyen bu asil ve necip millet dün olduğu gibi bugün de ve yarınlarda da vatanı, bayrağı, ve mukaddesatı için gözünü kırpmadan canını seve seve vermeye hazırdır. Vatanın bölünmez bütünlüğü ve huzuru için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete göç eden gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.