Bugün mübarek Kurban Bayramı'nın son günü. Rabbim, kestiğimiz kurbanlarımızı kabul eylesin. İnşallah sağlıklı ve mutlu bir şekilde daha nice bayramlara ulaşırız. Bu vesileyle yeniden Kurban Bayramı'nızı tebrik eder saygı ve selamlarımı sunarım.
Son günlerde kadınların giyim kuşamına yönelik sergilenen tavır ve davranışlara değinmek istiyorum. Bazı kendini bilmezler sokakta caddede kısa şortlarla gezen kızları sözle taciz ediyor.
Yine bazıları ise lüks restoran ve turistik mekanlara giden başı örtülü kızlara, "Kapalılar ne alaka?" şeklinde tuhaf bir yaklaşımda bulunuyorlar. Bu her iki bağnaz tutum da, ne İslam'a ne de insanlık onuruna yakışır. Bu davranışlar bana İslamiyet öncesi cahiliye dönemindeki zihniyeti hatırlattı.
KIZLARINDAN UTANDILAR
Bilindiği gibi bedevi Arap kabilelerinde kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü.
Bazı cahiliye dönemi Arapları, kızlarını kimseyle evlendirmek istemiyor ve "kızımı bir düşmanımla evlenip namusu kirleneceğime diri diri toprağa gömüp öldürürüm daha iyi" düşüncesiyle böylesine insanlık dışı geleneği sürdürüyorlardı. Çünkü cahiliye Arapları için kızları utanç ve kıskançlık vesilesiydi. Onlar kızları zinaya bulaşmadan nikahlanarak evlense dahi başkası ile evlendirmektense toprağa vermeyi daha hafif görüyorlardı. Kız çocuklarını gömme adetini başlatan ve Arap kabileleri arasında en kıskanç olarak kabul edilen Temim ve Rebia kabilesi ile yakın civar kabilelerde bu çirkin gelenek görülmüştür.
HESABA ÇEKİLECEKLER
Sakın kimse böyle bir olay yaşanmadığını düşünmesin. Çünkü bu olaylar, birçok tarihi kaynaklarda geçiyor.
Hatta Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) "Çocuğu diri diri mezara gömen cehennemdendir." (Ebu Davud, Sünnet 17) ve "Nebi cennettedir, şehit cennettedir, çocuk (kâfirin çocuğu da olsa) cennettedir. Diri diri toprağa gömülen de cennettedir." (Ebu Davud, h no: 2521) gibi hadis-i şerifiyle bu kötü adet ve geleneğe son vermişlerdir. Ayrıca Kuran-ı Kerim'de ise "Diri diri toprağa gömülen kız çocuğunun hangi suçla öldürüldüğü sorulduğu zaman..." (Tekvir, 81/8-9) buyurulması ahirette sorgulama başladığında bu katillerin öldürdükleri kızlarıyla birlikte mahkemeye getirilip hesaba çekilecekleri bildirilmektedir.
HER İKİSİ DE ÇAĞDIŞI
Evet şimdi gelelim tekrar günümüze...
Bizleri yaratan ve imtihan için bu dünyaya gönderen Allah (c.c.), iyi ve kötüyü bildirmiş ancak kesinlikle insanların tercihlerine müdahale etmemiştir.
İnsanlara sadece bazı emir ve yasaklarda bulunmuş. Bu çerçevede insanları özgür bırakmıştır. Dinde zorlama olmadığı gibi insanları hiçbir konuda zorlamanın doğru olmadığını Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatından birçok örnekler vererek açıklayabilirim. Bırakın insanların giyim kuşamını Müslüman olup olmamaları konusuna bile kimseyi zorlamamış aksine sevdirmek için uğraşmıştır.
SAMİMİ VE AHLAKİ DEĞİL
Şimdi bu giyim tarzından dolayı kadınlara hakaret eden kimse eğer bunu İslam adına yapıyorsa bu hareket o kadında daha çok nefret uyandırır.
İslamiyeti kendisine hakaret eden kişinin hali zanneder. Halbuki hiç alakası yoktur. Burada bir Müslümanın Nur Suresi'nin 30. ayetinde buyurulduğu gibi, "Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar" emrine uygun davranması gerekir.
Gözlerini kalabalıklar içinde gezdirip kadınların mahrem yerlerine bakıp sonra da onları güya din ve namus adına uyarmak samimi ve ahlaki gelmiyor.
Türbanlı bir kadına da aynı şekilde tacizde bulunmak biraz önceki örnekle zihniyet açısından eşdeğerdir. Yani biri çağdaş diğeri çağdışı değildir. Kadınlara bu tarzda karışan her iki zihniyetin altında çağdışılık hatta biraz önce anlattığımız cahiliye zihniyeti yatar.