İzmir Müftülüğü Karabağlar Vaizi Dr. Nefise Efe, İslam'ın kadına verdiği değeri anlattı. Dinimiz İslam'ın, toplumun temel taşı olan kadına hak ettiği maddi-manevi değeri vererek baş tacı yaptığını belirten Dr. Nefise Efe şunları söyledi: İslam'dan önceki din ve kültürlerin kadını, erkeği suça teşvik eden, onun cennetten çıkarılmasına sebep olan kişi olarak gören anlayışlerının aksine dinimiz erkek ile aynı özden yaratıldığını söyleyerek yaradılışta erkek ile eşitliğini daha ilk andan itibaren başlatmıştır. Kadına dinî ve dünyevî olmak üzere bütün özlük haklarını tanımıştır. Kadını, insanlığın hayatını kolaylaştıran, menfaatlerini yerine getiren bir eşya gibi gören anlayışların tersine, sorumlulukları kadar hakları olan bir insan konumuna yükseltmiştir. Kadının, aile, eğitim, miras, sosyal hayat gibi yaşamın her alanında haklarını vererek iade-i itibar etmiştir.
TEMEL HAKLARDA EŞİT
İslam, erkeğe verilen temel insan haklarını kadına da vermiştir. Kadının yaşam hakkı, mülk edinme ve onda tasarruf etme hakkı, kanun önünde eşitlik ve adaletle muamele görme hakkı, aile kurma hakkı, inanç ve ibadet hürriyeti gibi temel haklar açısından erkek ile arasında fark yoktur. Kur'an-ı Kerim'de rical suresi (erkekler) adında sûre yokken Nisa (kadınlar), Mümtehine (imtihan olunan kadın), Mücadele (mücadele eden kadın), Meryem (Hz. İsa'nın annesi) isimlerinde müstakil sûrelerin bulunması, ayrıca Nisa ve Nur sûrelerindeki ayetlerle hanımlardan bahsedilmesi, kadınların haklarını adeta kanunla sabitlendiğinin göstergesidir. Asr-ı saadette hanımlar dinimizin verdiği bu garantörlüğün güvencesi, sigortası ile ticaret, tıp, ilim, fetva, pazar yeri denetimi gibi alanlarda icraatlar yapmışlar; kadınların sosyal hayatta yer aldıklarını ve toplumun temel yapıtaşı olduklarını göstermişlerdir. Maddi derecelerin yanısıra Allah Rasülü'nün (s.a.v.) nezdinde toplumun hanımlarının nadide bir değeri olmuştur. Kadınlara nazik davranmayanlar da gerektiğinde Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) ikazlarından nasiplerini almışlar.
KRİSTAL BENZETMESİ
Veda Haccı esnasında Habeş asıllı bir zenci olan Enceşe, kutlu yolculuğun coşkusu ile şiirle dinleyenleri mest etmişti.
Develer de Enceşe'nin güzel sesinin etkisiyle coşup ona ayak uydurmuşlardı.
Ritim ve heyecan ile develer hızlanınca, devenin üzerindeki hanımların sarsıntıdan rahatsız olduğunu anlayan Hz. Peygamber (sav), her zamanki nezaketi ile "Enceşe, aman sakin!
Kristallere dikkat et" diyerek onu uyarmıştı.
Peygamberimizin(sav), mübarek yolculuğa katılan kadınları, "kristaller"e benzetmesi, hanımların hem narin, hassas ve kırılgan yapılarına hem de onların kıymet ve değerlerine bir işarettir.
Hatta Abdullah B. Ömer kadının vahyin koruması altında olduğunu, "Biz Peygamber (s.a.v.) Efendimizin zamanında hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik" diyerek dile getirmiş hem de herhangi ikaza muhatap olmaktan korktuğunu itiraf etmiştir. Allah Rasülü (s.a.v.), "Sizin en hayırlınız, kadınlarına en iyi şekilde davrananlarınızdır" diyerek kadına değer veren kişinin kıymetini de yükseltmiştir.
Hayru'l-beşer (insanlığın en hayırlısı) olan kendisi (s.a.v.), evinde ev işlerinde hanımlarına yardımcı olarak en hayırlılardan olma gayretinde olmuştur. Bayramda gösteri yapan ekibi biraz daha fazla izlemek isteyen Hz. Aişe'ye eşlik ederek eşiyle özel zaman geçirme hassasiyetini gözetmiştir. Yine Hz. Aişe'nin, kendisinden memnun olduğu veya kendisine kızdığı zaman kullandığı ifadelerin değiştiğini söyleyerek hanımının ruh yapısını ne kadar iyi tanıdığını göstermiştir.
