CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay yaptığı bir yazılı açıklama ile Cumhuriyet Gazetesi'nin köşe yazısını yayınlamadığını kamuoyuyla paylaştı. O Mustafa Balbay ki, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yazıları yüzünden yıllardır cezaevinde yattı. Cumhuriyet Gazetesi sevdalıları Silivri yollarında helak olmuştu. Tutku halini almış aşırı sevgi, başlangıçta sevenleri birbirine bağlayan güçlü bir bağ olduğunu biliyorum. Karşılıklı sevgi bittiği anda bu bağ kopar; tutkuya dönüşmüş olan sevgi de kısa zaman sonra yerini karşıtı olan nefrete bırakır, taraflara büyük zarar verici odak haline gelir. Şimdi esas konumuza gelelim Mustafa Balbay neden Cumhuriyet Gazetesi'nden kovuldu?
Onun için Silivri yollarına düşen Mustafa Balbay sevdalıları şimdi Cumhuriyet Gazetesi'ne karşı nasıl bir tavır takınacak?
FETÖ'CÜLÜK KÜRTÇÜLÜK SERBEST AMA BENİM YAZMAM YASAK!
Mustafa Balbay'ın "Bu tablo Cumhuriyet'te Fetöcülükten Kürtçülüğe kadar her şey serbest ama CHP Milletvekili olarak yazı yazmak yasak diye özetlenecek bir tablodur. Üstelik ben bu gazete için bedel ödedim. Açın iddianameye benimle ilgili bölüm Cumhuriyet'le başlıyor Cumhuriyet'le bitiyor." sözleri sizce neyi ifade ediyor?
Şimdi ben "Basın özgürlüğü vb." söylemleriyle fazla başınızı ağrıtmak istemiyorum. Benim esas değinmek isteğim konu Mustafa Balbay'ın popüler olduğu günlerde yanından ayrılmayan, onun üzerinden şov yaparak milletvekili olanlar şimdi ne tavır takınacak? Mustafa Balbay'ın yanında mı yer alacaklar, yoksa suskun mu kalacaklar?
Mesela CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel'i ele alalım. Sertel, kendisinin milletvekili olmasında büyük payı olan Mustafa Balbay'ın yanında mı yer alacak, yoksa düzene ayak mı uyduracak?
Bakın Mustafa Balbay, bir yazısında Atilla Sertel hakkında görüşlerini;
"2009'da İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı'nı kazanmasının hemen ardından soluğu Silivri'de aldı. Yapayalnız başladığı, "Silivri'dekilerin sesini dışarı duyurma" girişimini sabırla, inatla yaydı. 2-3 haftada bir cezaevi ziyaret salonundaki sarılmalarımız yaşam boyu belleğimden gitmeyecek" şeklinde kaleme almıştı.
Mustafa Balbay'ın bu yaşadıklarına CHP İzmir Milletvekilleri ne diyecek?
İzmir Gazeteciler Cemiyeti, bu konuda nasıl tavır alacak?
Bunları çok merak ediyorum doğrusu.
Gökdemir'in vefasızlık isyanı
Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM)'ın eski Müdürü Oktay Gökdemir, kendisine karşı yapılan haksızlığa adeta isyan etti. Gökdemir, isyanını sosyal paylaşım sitesinde takipçileriyle şu sözlerle paylaştı;
"Birazcık vefa.
Kent ansiklopedisinin tarım, coğrafya ve arkeoloji ciltleri de çıkmış. Haberim dahi olmadı. Ben o ansiklopedinin Genel Yayın Koordinatörü idim. Hepsini de tamamlayıp öyle ayrıldım Büyükşehir'den kendi telif haklarımı dahi almadım. Benim projemden ismimi çıkarıyorlar şimdi. Başka hiç bir şey söylemiyorum. Hakkımı helal etmiyorum İzmir'in dürüst (!) başkanı. Hasan Tahsin abi, sen bu işlerden anlarsın. Onca emeğin karşılığı bu mu olmalıydı?"
Adrese teslim mesaj
Bu sefer sizlerle adrese teslim bir mesajı paylaşacağım. Bu mesaj Dev Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Gölbey'den tüm insanlara gelsin.
"İyi ki varsın" demenin borç para vermek olmadığını
"Lütfen" demenin utanılacak bir şey olmadığını
"Özür dilerim" demenin küçültücü olmadığını
Paylaşmanın kendini azaltmak olmadığını
Yüz yüze konuşmanın, arkadan konuşmaktan daha etkili olduğunu
Küçücük bir gülümsemenin tüm kapıları açacağını
Hiç unutmayalım...!