23 Aralık 1930'da Menemen'de yaşanan trajedinin üzerinden tam 84 yıl geçti...
Cumhuriyet'in ilk yıllarında meydana gelen bu olayla ilgili bilgilerimiz hala resmi tarihin aktardıklarıyla sınırlı...
Ha bir de Emin Çölaşan'ın her yıl tekrarladığı Kubilay yazısı var...
Oysa şehit asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay olayını tam olarak anlamak için biraz resmi tarihin dışına çıkmak gerekiyor...
Menemen olayının ortaya çıktığı tarihte Türkiye'deki ABD Büyükelçisi Joseph C. Grew, bakın ülkesine yolladığı raporda neler yazmış:
"Menemen olayı, Serbest Fırka ve Fethi Bey'in kampanyasından tahmin ettiğimizden daha çok yaralanmış olan hükümet için prestijini yeniden kazanmakta kullanabileceği altın bir fırsat olmuştur..."
Büyükelçi aynı telgrafta Washington'a bir de şu bilgiyi geçiyor:
"Bu olay aynı zamanda Halk Partisi'nin bir baştan bir başa yeniden örgütlenmesi sonucunu doğurdu."
Grew'in 28 Ocak 1931 tarihli raporunda yer alanlar bunlarla sınırlı değil...
O rapora göre Asteğmen Kubilay 'Şeriat isteriz' diye ayaklanan göstericilere müdahale etmesi için sadece bir takım askerle olay yerine yollanıyor...
Üstelik askerlerin tüfeklerinde mermi de bulunmuyor...
Düşünün henüz emekleme safhasındaki Cumhuriyeti yıkmak için gerici bir ayaklanma başlatılıyor ve göstericileri dağıtma görevi silahsız bir asteğmene veriliyor!
Dönemin hükümet organı Hakimiyeti Milliye Gazetesi, bakın bu tasarrufu nasıl açıklıyor:
"İsyanı başlatan Derviş Mehmet esrarkeş ve meczup değil, Çerkez Ethem'in kanlı çetelerinden biri idi. Çete kanlı kararını vermiş olduğundan ve kalabalık Mehdi ve çetesine hüsnü kabul gösterdiğinden Jandarma Kumandanı Hükümet Konağına geçmiş ve telefonla Alay Kumandanlığına haber vermiştir. Kasabanın az olan jandarması hapishaneyi muhafaza etmekte idi, eğer bu kuvvet alınırsa hapishaneye hücum edilerek hapisleri kaçırma tehlikesi vardı."
Asteğmen Kubilay'ın silahsız olarak ölüme yollanması işte böyle anlatılıyor dönemin gazetelerinde...
Bir de geride kalanlar var...
Henüz 24 yaşındaki Kubilay'ın eşi ve biricik evladı Vedat Aktuğ Kubilay...
Küçük Vedat, yoksulluk nedeniyle güçlükle tamamladığı ilkokuldan sonra erkenden hayata atılıyor.
Almanya'ya işçi olarak gidiyor, ancak 2 yıl sonra geri dönüyor.
Hayatını Nazilli'de zabıta memurluğu yaparak kazanıyor...
Resmi tarihin "Temiz kanı ile Cumhuriyet'in hayatiyetini tazeledi ve kuvvetlendirdi" dediği Kubilay'ın ailesine kimse sahip çıkmıyor...
Kubilay olayının, Cumhuriyet'i yıkmak için tertiplenmiş bir kalkışma olduğundan hiç şüphem yok...
Ancak başta şehit asteğmen Kubilay olmak üzere olayda hayatını kaybedenlerin tamamının bir derin devlet operasyonuna kurban gittiği çok açık...
Tıpkı Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi'de olduğu gibi...
'Sarıgül'ü ihraç edelim' diyen MYK üyesi kim?
Şişli Belediyesi'nde yaşanan skandalın Mustafa Sarıgül'ün gardını düşürdüğünü inanıyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz...
Ciddi bir prestij kaybına uğradığı, CHP içindeki itibarının zedelendiği, MYK' da ihraç edilmesinin tartışıldığı doğru...
Ama hala çok güçlü...
Ve şu sıralar CHP içindeki etkinliğini yeniden kazanmak için hamle üstüne hamle yapıyor...
Bir dönem Türkiye'yi karış karış gezdiği Türkiye Değişim Hareketi (TDH) projesi için yeniden düğmeye bastı.
10 Ocak'ta TDH, Halkın Yükseliş Partisi (HYP) ile birleşecek...
HYP deyip hafife almayın.
72 ilde örgütlenmesini tamamlamış, seçime girme hakkı olan bir partiden bahsediyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu, 2015 seçimleri için listede Sarıgül ve adamlarına kontenjan ayırmazsa işte bu HYP'den çekeceği var...
Sarıgül'ün CHP'den ayrı olarak HYP çatısı altında seçime girmesi Kılıçdaroğlu için tam bir yıkım olabilir...
CHP'nin oyu en iyimser tahminle 2-3 puan düşer...
Kılıçdaroğlu bu tehlikeyi gördüğü için temkinli yaklaşıyor Sarıgül'e...
Ama bazı MYK üyeleri farklı düşünüyor...
Dünkü MYK'da Kılıçdaroğlu'nu Sarıgül'e karşı uyarıyorlar...
"Hazır disiplin mekanizmasını işletirken Sarıgül'ü de partiden atalım. Yaptıklarına seyirci kalmayalım.."
İddia o ki; bu sözleri dile getiren MYK'nın yeni üyesi Murat Özçelik...
Eski Kamu Güvenliği Müsteşarı olan Büyükelçi Murat Özçelik, CHP'nin Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı...
Sarıgül'ün ihracının onun tarafından gündeme getirilmesi bana biraz tuhaf geldi...
Özçelik'ten sonra bazı MYK üyeleri de aynı doğrultuda görüş bildirmiş.
Kim olduklarını tahmin etmek zor değil...
Ancak CHP lideri Kılıçdaroğlu, hiç renk vermeden tartışmayı geçiştirmiş...
CHP'de önümüzdeki günlerin en önemli gündem maddesi Sarıgül olacak gibi görünüyor...
Diplomayı nereden aldın Bülent?
CHP'nin sonu mahkemede bitecek gibi görünen yönetmelik değişikliğiyle ilgili gelişmeleri dün aktardık
Türk basınında sadece Yeni Asır'ın okuyucularına duyurduğu "CHP bazı illerde seçime giremeyebilir" haberimiz ses getirdi
Dün CHP kulislerinden adeta bilgi yağdı desem yalan olmaz
Önseçimi fiilen ortadan kaldıracak yönetmelik değişikliğinin mimarı Bülent Tezcan'a parti tabanında büyük tepki var.
Dün bir haber kaynağım PM toplantısında Ali Özcan ve Bülent Tezcan arasında geçen bir diyaloğu aktardı...
Özcan toplantıda söz alır ve "Ben hukukçu değilim ama bu yönetmelik değişikliği partiyi sıkıntıya sokar. YSK asla böyle bir değişikliğe müsaade etmez" der...
Başka PM üyeleri de aynı şekilde uyarılarda bulunur ama Bülent Tezcan'ı bir türlü ikna edemezler...
Ali Özcan sonunda patlar...
"Arkadaş sen bu hukuk diplomanı fakülteden aldığına emin misin? Nereden aldıysan söyle gidip ben de alacağım."
