Tarih 28 Mayıs 2014...
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun rotası Aydın...
Ani bir kararla programını değiştiriyor ve Aydın'a gitmeden önce İzmir'deki CHP'li belediye başkanlarıyla buluşuyor.
Yanına İzmir Milletvekillerinden sadece Mustafa Balbay'ı alıyor...
Belediye başkanlarına "Cumhuriyet Gazetesi'ni destekleyin" talimatı veriyor...
O tarihlerde Kılıçdaroğlu ile Balbay'ın arası gayet iyi...
CHP liderinin Cumhuriyet için devreye girmesini sağlayan da Balbay... O toplantıdan sonra CHP'li belediyeler toplu olarak Cumhuriyet almaya başlıyor.
Çok değil 1.5 yıl sonra gelinen nokta ise ibretlik...
Balbay artık Cumhuriyet'te yaz(a)mıyor...
"Cumhuriyet'te Fetöcülük, Kürtçülük serbest, CHP vekili olarak yazmak yasak" diyor...
Gazetenin kontrolünün FETÖ'nün adamlarına geçtiğini söylüyor...
FETÖ'nün gazete ve televizyonları için göğsünü siper eden İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Balbay'ın kovulmasını görmezden geliyor...
Şu an kendisi de milletvekili olan ve Balbay cezaevine konulduğunda Silivri'yi adeta mesken tutan Atila Sertel'den de hiç ses çıkmıyor...
Balbay'ın girişimleriyle Cumhuriyet'e toplu abone olan CHP'li belediyelerden biri bile "Benim vekilime FETÖ'nün talimatıyla kapıyı gösteren gazeteyi finanse etmem" diyemiyor...
Sizce de bu işte bir tuhaflık yok mu?
Resmini indirenler Atatürk'ü Koruma Kanunu'nu çiğnemiş olmuyor mu?
CHP'yi karıştıran "Atatürk'ün resmini indiren vekil" tartışmasında gözden kaçan bir ayrıntı var...
Bu olay gerçekten yaşanmışsa, 1951 yılında çıkarılan ve halen yürürlükte olan 5186 sayılı Atatürk'ü Koruma Kanunu bir CHP'li milletvekili tarafından çiğnenmiş demektir...
Aylin Nazlıaka, iddia edildiği gibi resmi indiren vekilin adını Kemal Kılıçdaroğlu'na söylediyse ve parti yönetimi işin üzerini örtmeye çalışıyorsa onlar da bu suçun ortaklarıdır...
Yarın bir avukat ya da vatandaş çıkar da, Nazlıaka ve CHP üst yönetimi hakkında "Atatürk'ü Koruma Kanunu'na muhalefetten" suç duyurusunda bulunursa seyreyleyin gümbürtüyü...
Maalesef Y-CHP'de işler giderek sarpa sarıyor...
Deniz Baykal'ın CHP'si de iktidar umudu vermiyordu ama partinin bir ağırlığı, kendi içinde tutarlı bir duruşu vardı...
Baykal'ın CHP'sinde ne Atatürk'ün resmini indiren, ne de bunun dedikodusunu yapan vekillere rastlayamazdınız...