Küçük işletmeler yasa bekliyor
Bilindiği gibi Türkiye'de bakkal ve bayii esnafının en büyük sıkıntısını, hipermarketlerin ve alışveriş merkezlerinin, yasal boşlukları kullanarak küçük işletmelere karşı haksız rekabete girmesi oluşturmaktadır.
YASAL DAYANAK YOK
Türkiye' de, tüm dünyada olduğu gibi büyük mağaza ve hipermarketler hızlı bir ivmeyle pazar paylarını artırmaktadır.
Bu özellikle tüketici tercihlerindeki değişmeler ve ticaret yapma özgürlüğü açısından beklenen bir durumdur. Ancak bu büyüme şüphesiz ki kontrolsüz ve yasal dayanağı olmayan bir büyüme olmamalıdır.
Bugün Türkiye'de büyük mağazaların çalışma yöntemleri, rekabet şartları- tüketici hakları- modern kentleşme ve kamu yararı gibi temel kavramlar açısından her geçen gün daha ciddi sorunlar yaratmaktadır.
75 AYRI İŞ KOLU
Özellikle kontrolsüz bir biçimde mahalle aralarına kadar girerek faaliyet gösteren zincir mağazalar, küçük işletmeleri zor duruma sokmaktadır. Bugün öz sermayesiyle kurduğu işini, destek ve teşvik almaksızın yürütme mücadelesi veren küçük işletmeler çok zor günler geçirmektedirler.
Esnaf perakendecilerin, yani bakkalların pazar paylarının, yüzde 9 oranında azalarak yüzde 41 seviyelerine düşmesi beklenmektedir. Bu durum doğaldır ki rekabet gücünü zaten yitirmiş olan esnaf ve sanatkarları daha da olumsuz etkileyecektir.
YASAL DÜZENLEME
Bu nedenle esnaf sanatkarlar, gerek Türkiye nüfusunun önemli bir kısmını oluşturmaları, gerek üretici ile tüketici arasındaki zincirin birleşme halkasını meydana getirmeleri ve gerekse bir kültürün temsilcileri olmaları nedeniyle, özellikle yasal düzenlemelerle korunmalıdırlar.
Ancak burada sözü edilen korunma, bu kesim lehine imtiyazların yaratılması anlamına gelmemektedir.
Esnaf sanatkarlarımız, büyük firmalarla rekabet etmekten çekinmemektedirler. Üyelerimiz, çağdaş ülkelerde olduğu gibi, yasalarla düzenlenmiş bir ekonomik sistem içinde, büyük mağazalarla rekabet etmeye hazırdır. Yeter ki bu rekabet eşit şartlarda olsun, adilane bir şekilde taraflara haklar sağlansın.
Gelişmiş ülkeler, bizden önce benzer süreci yaşamış, çıkardığı yasalarla küçük işletmelerini korumuş, en azından büyük kuruluşlarla küçük işletmelerin eşit koşullar altında rekabet edecekleri ortamları hazırlamıştır.
ÖZVERİLİ ÇABALAR
Türkiye'de de küçükler daha fazla mağdur olmadan gelişmiş ülkelerdeki serbest piyasa koşullarının sağlanacağı adaletli bir sistem oturtulmalıdır. Bu da ancak gerçekleştirilebilecek yasal bir düzenleme ile mümkün olabilecektir.
İzmir Esnaf Teşkilatı, yaklaşık 15 yıldır, 'Hipermarketler Yasası'nın yürürlüğe girmesi için ülke çapında sesini en fazla yükselten kesim olmuştur. Bugün de yılmadan ve yorulmadan doğru bildiklerimizi, önerilerimizi ve endişelerimizi her platformda dile getirmeyi sürdürmekteyiz.
Öte yandan, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nin onursal başkanı İzmir Milletvekili sayın Mehmet Ali Susam da, esnaf yöneticisi olduğu yıllarda bıkmadan verdiği mücadeleyi, bugün yüce Meclis'in çatısı altında ve ülke çapında daha azimli şekilde sürdürmektedir.
Türkiye'nin dört bir yanındaki esnaf teşkilatlarına baktığımızda da, benzer çabaların sergilendiğini görmekteyiz. Yani sözün özü, Türkiye'de esnaf sanatkar yöneticileri, çok güçlü ve uluslararası sermaye karşısında yapılabilecek her şeyi yapmaya gayret göstermektedirler.
Ne yazık ki, esnaf yöneticilerinin özverili çalışmaları henüz bir yasal düzenlemenin TBMM'den geçirilmesine yeterli gelmemiştir.
AB uyum yasaları bir gecede Meclis'ten geçirilirken, haksız rekabeti önlemek adına hemen hemen her AB ülkesinde bulunan kanunlara benzer bir kanunun Türkiye'de hala hayata geçirilememesi ise gerçekten düşündürücü bir durumdur.
MECLİS'İN GÖREVİ
Bu noktada ülke yöneticilerine önemli görevler düşmektedir. İktidarıyla, muhalefetiyle tüm siyasi parti mensuplarının 'Hipermarketler Kanunu' adıyla anılan yasayı bir an önce çıkarmaları bir zorunluluk arz etmektedir.
Çünkü sorun sadece esnafın sorunu değildir.
Uluslararası büyük kuruluşların Türkiye'de kuralsızca çalıştıkları bu sistem, sadece küçük işletmeleri değil, tüccarıyla, sanayicisiyle, çiftçisiyle, tüketicisiyle tüm ekonomik birimleri yavaş yavaş kıskacına almakta, ithalatı körükleyerek yurt dışına sıcak para akışını hızlandırmakta, yerli üretimi baltalamakta, kısaca Türk ekonomisinin geleceğini de tehdit etmektedir.
HATIRLATMA
Veri tabanına kaydolmak için acele edin...
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı'nın (KOSGEB), KOBİ'lere 3 milyar liralık yeni finansman desteği vereceğini ifade etmiştir. Projeye göre, KOBİ'lere kullandırılacak kredilerin faizinin yüzde 75'ini devlet karşılayacaktır.
Anlaşmalı 20 banka ile çalışılması planlanan yeni proje ile, ilk 6 ayı ödemesiz, 18 ay süreli, 30-50-80 bin lira limitli krediler verilecektir. Esnaf sanatkarlarımız, daha ayrıntılı bilgileri KOSGEB İl müdürlüklerinden, İESOB sicil müdürlüğü yanında hizmet veren KOSGEB Sinerji Odağı biriminden, www.kosgeb.gov. internet adresinden veya 444 15 67 numaralı KOSGEB Çağrı Merkezi'nden edinebileceklerdir.
KOSGEB, kredilerin yanı sıra yurtiçi fuarlara katılım, eğitim, Ar-Ge, tanıtım, nitelikli eleman desteği gibi pek çok farklı alanda KOBİ'lere hizmet vermektedir. Esnaf sanatkarlarımızın bu imkanlardan yararlanabilmeleri için bir an önce KOSGEB veri tabanına kaydolmaları gerekmektedir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İzmir esnafı 'Ahilik Haftası'na hazırlanıyor (09 Ekim 2010)
- Reel sektör yılın son çeyreğinde endişeli (30 Eylül 2010)
- İESOB Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, esnafın iftihar kaynağıdır (23 Eylül 2010)
- Referandum bitti, şimdi ekonomiye odaklanma zamanı (16 Eylül 2010)
- Kredi faizleri tamam sıra prim borçlarında (02 Eylül 2010)