Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülmekte olan Torba Yasası, kamuoyu tarafından yakından takip edilmektedir. Toplumun hemen hemen her kesimini yakından ilgilendiren tasarı yasalaştığı takdirde küçük işletmelerin birikmiş borçlarının temizlenmesi için de bir fırsat oluşturacaktır.
Aslında Türkiye'de kamu alacaklarının tahsil edilememesi, her dönemde sıkıntılar yaratan ve kronikleşen bir sorunu oluşturmaktadır. İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, hükümetin borç yapılandırma girişimini olumlu karşılamaktadır. Ancak son 10 yılda bu tip af ve yapılandırma düzenlemelerinin sık sık uygulamaya konulması, artık vergi sisteminde köklü ve kalıcı düzenlemelerin yapılması gerektiğini göstermektedir.
Bu anlamda vergi sistemi sadeleştirilmeli, oranlar düşürülmeli, adaletsizlikler önlenerek mükellef tabanı genişletilmelidir. Yani artık sivrisineklerle uğraşmak yerine bataklığı kurutmaya çalışmak daha makul bir yol olacaktır.
VERİMLİ HİZMET
Eksiksiz ve verimli hizmet ne kadar devletin vatandaşına kamusal borcu ise, vergi ödeme de o oranda vatandaşın devlete karşı olan bireysel borcudur. Vatandaşla devlet arasındaki bu karşılıklı ilişkinin güven unsuruna göre işlemesi, sağlıklı bir ekonominin en önemli göstergesi olarak yorumlanabilecektir.
Dünyada yaşanan küresel kriz, Türkiye'de de vatandaşların vergi borçlarını ödemelerinde önemli aksamalar yaratmıştır. Bu açıdan yaklaşık 300 kalemdeki vergi ve borçlarının yeniden yapılandırılması önemli bir girişimdir. Bu tasarı kanunlaşır ve gerektiği gibi uygulanabilirse, devletle vatandaş arasındaki güvene dayalı ilişkinin sağlamlaştırılması yönünde önemli bir adım atılabilecektir. Bu anlamda hükümetin bu girişimini İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği desteklemektedir. Ancak vergi sistemimize yönelik bazı noktaların bu girişimle paralel olarak düşünülmesi de kanaatimizce bir zorunluluk arz etmektedir.
İESOB'un önerileri
- Oranlar indirilmeli: Esnaf ve sanatkarların vergi uygulamalarından kaynaklanan sorunların başında yüksek vergi oranları gelmektedir. Yüksek oranlı vergiler, kayıtdışını özendirmekte ve ürün fiyatlarının yükselmesine neden olmakta, dolayısıyla mal ve hizmetlere olan talebin azalmasına da yol açmaktadır.
Oysa vergi oranlarının düşürülmesi arz talep dengesini olumlu etkileyecek ve fiyatların düşmesine neden olacaktır. Zincirin devamında piyasalardaki pazarlıklara son verecek, insanlar vergi ödemekten çekinmeyecektir. Bu durum da vergi tahsilatlarının artmasına vesile olacaktır.
- Dolaylı vergiler: Son yıllarda, vergilendirme politikasında dolaylı vergilere ağırlık verildiği, doğrudan vergilerin daha az önemsendiği görülmektedir. 2010 yılında toplam vergi gelirleri 210.5 milyar TL iken, beyanname verenlerin ödediği gelir vergisi sadece 3.5 milyar TL seviyesinde kalmıştır.
Bu da gerçek usulde gelir vergisi, basit usulde gelir vergisi veya geçici vergi şeklinde milyonlarca gelir vergisi mükellefinin Türkiye'de toplanan vergilerin sadece yüzde 1. 68'ini ödediğini göstermektedir.
Dolaylı vergiler adil olmayan, az kazananın da çok kazananın da aynı oranda ödeme yaptığı bir vergi türüdür. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri üzerindeki payı AB ve OECD ülkelerinde ortalama yüzde 30 civarında iken, Türkiye'de bu oran son yıllarda yüzde 70'lere kadar yükselmiştir.
Dolaylı vergi gibi adaletsizlik yaratan, kolaycılığa kaçan bir yöntem yerine, vergi gelirlerini artıracak tedbirler üzerinde çalışmaların yoğunlaştırılması daha doğru olacaktır.
- Basit usul sürdürülmeli: 4369 sayılı kanunla getirilen ve 1999 yılından bu yana uygulanan basit usulde vergilendirme sisteminin devamı, esnaf ve sanatkarlarımız için son derece önemlidir. Yaklaşık 737 bin esnaf ve sanatkarımız, gelir vergisini bu sistemle ödemektedir.
Basit usul uygulaması, esnaf ve sanatkarlarımızın gerçek kazançlarının beyan edildiği, ancak verginin hesaplanmasından beyanına kadar olan sürecin gerçek usule kıyasla daha basit yöntemlerle gerçekleştirildiği bir sistemdir. Bu sistemin gerçek usulden tek farkı, kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek kadar düşük olan esnaf ve sanatkarlarımıza defter tutma yükümlülüğünün getirilmemiş olmasıdır.
Beyannameler, son derece cüzi bir ücret karşılığında esnaf ve sanatkarlar odalarında istihdam edilen serbest muhasebeci ve mali müşavirlerce hazırlanmaktadır. Basit usul uygulaması, vergilendirme ile ilgili ödevlerini yerine getirmeleri açısından esnaf ve sanatkarlarımızın maliyetlerini azaltan oldukça önemli bir uygulamadır ve aynen devam ettirilmesi gerekmektedir.
- Küçüklere vergi muafiyeti: İlk defa faaliyete başlayan esnaf ve sanatkarların, 3 kişi veya daha fazla istihdam sağlamaları şartıyla 5 yıl süre ile gelir vergisinden muaf tutulmalarını içiren bir düzenleme, ekonomiyi şahlandıracak bir girişim olacaktır. Böyle bir yasal düzenlemenin gerçekleştirilmesi, girişimciliği ve üretimi teşvik edecek, ülkenin en büyük sosyal ve ekonomik sorunu olan işsizliğin önemli ölçüde azaltılmasına katkı koyacaktır.
- ÖTV'nin getirdiği adaletsizlikler giderilmeli: Deniz yoluyla yolcu ve yük taşımacılığı faaliyetiyle uğraşan esnaf ve sanatkarlar bulunmaktadır. İlgili mevzuata göre, denizlerde yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunanlar Deniz Ticaret Odası'na kayıtlı ise ÖTV'siz akaryakıt alabilmekte, ancak esnaf ve sanatkarlar odasına kaydolanlar bu imkandan yararlanamamaktadırlar.
Ucuz akaryakıt alabilmek için deniz ticaret odalarına kayıt yaptırmak zorunda kalan esnaf sanatkarlarımız ise, bu defa işlerinin gelişimi için ihtiyaçları olan krediyi, esnaf ve sanatkarlar kredi kefalet kooperatifleri aracılığıyla alamamaktadırlar. Bu durum, onları kredi kullanımıyla, ÖTV'siz akaryakıt alımı arasında bir tercih yapmaya zorlamaktadır. Bu nedenle, ilgili mevzuat, esnaf ve sanatkarlar odalarına kayıtlı olanları da kapsayacak şekilde değiştirilmelidir.
Akaryakıt üzerinden alınan yüksek vergiler nedeniyle Türkiye, dünyada en pahalı akaryakıt satılan ülkelerin başında gelmektedir.
Bu nedenle, hava ve deniz taşımacılığı faaliyetinde bulunanlara ÖTV'siz akaryakıt alma imkanı tanınmıştır. Oysa ulaşım alanında bir başka rekabet de kara taşımacılığında yaşanmaktadır.
Özellikle şehir içi ulaşımın vazgeçilmez bir parçası olan taksici esnafımızın en büyük maliyeti şüphesiz akaryakıttır. Birkaç büyük şehrimizin dışında kalan yerlerde taksicilik faaliyeti, maliyeti yüksek, ancak talebi de düşük bir meslek kolu haline gelmiştir. Bu nedenle özellikle taksici esnafımıza da tıpkı deniz ve hava ulaşımında olduğu gibi ÖTV'siz akaryakıt temin etme imkanı sağlanmalıdır.
- Kayıtdışı ekonomi: Kayıtdışı ekonomi Türkiye'nin bir gerçeğidir ve ekonomik büyüklüğün yarısını oluşturmaktadır.
Bu nedenle kayıt dışını kapsam içine alacak uygulama ve önlemler bir an önce gündeme getirilmeli, kaçakları sistem içine almayı öngören ve özendiren bir sistem geliştirilmelidir.