Dövizdeki dalgalanmalar ve esnafa öneriler...
Dünya genelindeki gelir dağılımı adaletsizliği ve talepten fazla üretimin artması, gelişmekte olan ülkelere; daha yavaş büyüme, artan işsizlik, yüksek döviz kurları ve faizler şeklinde yansımaktadır.
Buna bir de Ortadoğu'da yaşanan savaşlar, Rusya, ABD ve AB ile yaşadığımız gerginlikler eklenince Türk ekonomisi zorlu bir sürece girmiş ve döviz dalgalanmaları yaşanmıştır.
FARKLI NEDENLER
Dış etkenlerin yanı sıra, döviz kurlarındaki dalgalanmaların siyasi ve ekonomik iç nedenleri de bulunmaktadır. Başlıca siyasi nedenler;
15 Temmuz darbe girişimi, AB ile ilişkilerde en olumsuz dönemin yaşanması ve artan terör olarak gösterilebilecektir.
Ekonomik nedenler ise; Türkiye'den sıcak para çıkışı yaşanması, enflasyon hedefinin yakalanamaması, dış kaynak girişinde zayıflama, turizm gelirlerinde gerileme, şirketlerin dış borçlar, vatandaşların ise artışlardan faydalanma isteği nedeniyle döviz satın alma talebinin artması çekilmesi olarak sayılabilecektir.
DÖVİZİN SEYRİ
2016 Haziran'ı sonrası dolar ve euro kurlarında artış trendi belirginleşmiş, Ekim'de ise ivme yükselmiştir.
Kurlardaki artış ciddi boyutlara ulaşmış, yan etkiler doğurmuştur.
Vadesi gelmiş döviz borcu olup açık pozisyonda (elinde borcu kadar dövizi bulunmayanlar) yakalananlar ve diğer tüm ekonomik birimler doğrudan veya dolaylı olarak bu süreçten etkilenecektir.
Dünya ekonomisindeki zorlu dönemin ise daha uzun süre devam edeceği açıktır. Dolayısıyla Türkiye'nin daha istikrarlı kur ve daha düşük faiz düzeyini yakalayabilmesi için dış kaynak bağımlılığını azaltması ve enflasyonu indirmesi gerekmektedir. Kısaca ifade etmek gerekirse döviz arzındaki artış yavaşlamış, döviz talebi ise artmıştır. İşte döviz arz ve talebindeki bu ters yönlü iki hareket kurları hızla artırmıştır. Süreç iyi yönetilmeli, söylem ve eylemler siyasi değil ekonomik önceliklere göre belirlenmelidir.
NE YAPILMALI?
Bu koşullarda üyelerimize yönelik önerilerimiz de şöyle olacaktır:
- Döviz kurlarının 2017 yılının ilk çeyreğine kadar artış yönünde dalgalanacağı tahmin edilmektedir.
Dolayısıyla dövizle borçlanmaktan, döviz ile ürün ve girdi tedarikinden uzak durulmalıdır.
- Faizlerin artması ve yüksek düzeylerde seyretmesi olasılığı yüksektir. Bu nedenle kredi kullanımı için 2017 yılının ikinci yarısı tercih edilmelidir. Acil kredi kullanma zorunluluğu bulunuyorsa faiz ve ödeme tutarları sabit krediler düşünülmelidir.
- Enflasyonun yönünü kur artışları ile iç talep gelişmeleri belirleyecektir.
Önümüzdeki 3-5 aylık süreçte artış ihtimali yüksektir.
Bu nedenle fiyatlama kararlarında dikkatli davranılmalıdır.
- Devlet ekonomiyi canlandırmak için kamu harcamalarını artırmak, üreticilere desteklerini genişletmek isteyecektir. Bu noktada esnaf teşkilatının yöneticilerine düşen görev, yapılacak harcama ve desteklerin küçük işletmeler üzerinden yapılmasını sağlayacak çalışmalara ağırlık vermek olacaktır.
Ayrıca üyelerimiz de bu imkanlardan faydalanmak için azami gayret göstermeli, gelişmeleri dikkatle takip etmelidirler.
Evet, Türkiye zor süreçten geçmektedir.
Üyelerimiz kendi iç yapılanmalarını üretim, pazarlama, iletişim boyutlarında yenileyerek bu süreci en az hasarla atlatabileceklerdir.
BİRLİĞİN MİMARI
Ülkenin bu zor günlerinde, sosyal bütünlüğü koruyan bir kesim olarak esnaf sanatkarların yine toplumsal dayanışmanın ve kardeşliğin ihdas edilmesinde önemli rolü olacaktır. Esnaf sanatkarlar geçmişten gelen sosyal işlevleri ve halisane duygularıyla ülkenin uçurumun kıyısından döndüğü dönemde vatanseverliklerini göstermiş, devletine, demokrasiye, vatanına sahip çıkmışlardır. Bundan sonra da vazifelerini en iyi şekilde yerine getireceklerinden kimse şüphe duymamalıdır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.