Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türkiye ekonomisinin yılın ilk üç ayında yüzde 5 oranında büyüdüğünü açıklamıştır. Belirlenen büyüme, beklentilerin üzerinde bir oranı yakalamış, ekonomiye moral aşılamıştır. Türkiye içinde bulunduğu olumsuz koşullara, komşu coğrafyada gerçekleşen ve ülkemizi doğrudan etkileyen gelişmelere rağmen büyümede önemli bir başarı yakalamıştır. İlk üç aylık verilerle Türkiye, küresel bazda da iyi bir performans sergilemiştir. Yüzde 5 büyüyen Türkiye ekonomisi, yüzde 2.1 büyüyen Avrupa Birliği'nden (AB), yüzde 2 büyüyen Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nden (OECD) ve yüzde 1.8 büyüyen en gelişmiş 7 ekonomiden (G7) daha başarılı olmuştur. Yüzde 5'lik büyümenin yüzde 2.8'i iç (özel) tüketimden, yüzde 2.2'si ihracattan gelmiştir. Rakamlar, büyümenin Türkiye'nin uzun süredir hedeflediği iki kanatlı büyümeyi gerçekleştirdiğini göstermektedir.
Teşvikler güç verdi
Kuşkusuz hükümet tarafından ekonomiye yönelik alınan tedbirlerin, beklentilerin üzerinde gerçekleşen büyümenin oluşmasında önemli rolü bulunmaktadır. 460 bin esnaf sanatkara 2.5 milyar lira faizsiz kredi verilmesi, Esnaf Kefalet Kooperatifleri'nin kredi limitlerinin 150 bin liraya çıkarılması, beyaz eşya ve elektrikli ev aletlerinde ÖTV'nin sıfırlanması, mobilya sektöründe ise KDV'nin yüzde 18'den 8'e çekilmesi, kredi ve kart borçlularına 72 ay vadeli yapılandırma imkanı tanınması, istihdam paketi ile sigorta prim teşviğinin devreye sokulması, kamu harcamalarının artması, kara liste affı getirilmesi, konut ve tapu işlemlerinde vergi ve harçların indirilmesi, faizlerdeki gerileme, Kredi Garanti Fonu'nun devreye girmesi ile kredi hacminin artırılması, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması gibi önlemler, büyümedeki başarıyı da beraberinde getirmiştir.
Görüldüğü üzere alınan önlemler tüketimin canlandırılmasına neden olmuş, iç tüketimin artması ile doğrudan halka mal ve hizmet sunan esnaf sanatkarlarımızın iş hacimleri de artmıştır.
Süreklilik önemli
Gelinen noktada geçen yılki yüzde 2.9'un ardından yakalanan yüzde 5'lik büyüme oranı piyasaları rahatlatmış, reel sektöre güven kazandırmış, ekonomi yönetimine ve birimlerine moral vermiştir. Bundan sonra dikkat edilmesi gereken konu, büyümenin kalıcı hale getirilmesi olacaktır.
İlk çeyrekte gerçekleşen büyüme oranının istikrarlı bir şekilde sürdürülmesi halinde 2017 yılı büyüme oranı 2016'nın üzerinde gerçekleşebilecektir.
Yüksek büyüme oranının gölgesinde kalan yüksek enflasyon, cari açık gibi sorunlar göz ardı edilmeden, yatırım ve üretimle sağlanan büyümelerin kalıcı olduğu unutulmadan, ekonomi yönetimi reel sektörü ve tüketicileri rahatlatan tedbirleri hayata geçirmeyi sürdürmelidir.
Netice itibarıyla yüksek büyüme, ekonomideki pek çok sorunu hafifletebilecektir.