Her kesime görev düşüyor...
Gelecek üç yılda ekonomide izlenecek rotayı ve hedefleri belirleyen Orta Vadeli Program açıklanmıştır.
Programda kısaca Türk ekonomisinin mevcut ekonomik koşulları değerlendirilmiş, gelecek dönemlere ilişkin ekonomik hedefler belirlenmiş ve alınacak tedbirlere yer verilmiştir.
2018-2020 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program, Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler, Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler, Temel Amaç, Makro Ekonomik Hedefler ve Büyüme ve İstihdam Öncelikli Politika ve Tedbirler olmak üzere beş ana başlıktan oluşmaktadır.
Ekonomik istikrarın korunması, istihdamın artırılması, yüksek katma değerli üretimin yaygınlaştırılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, büyümenin hızlandırılması ve gelir dağılımının iyileştirilmesi açıklanan programın temel amaçlarıdır.
DEĞERLENDİRME
Öngörülen hedeflere ulaşılabilmesi için ekonomide bazı adımların atılması gerekmektedir. Öncelikle enflasyonun düşürülmesi ve mali disiplinin sürdürülmesine dikkat edilmelidir. Ayrıca cari dengenin iyileştirilmesi, yatırım süreçlerinin kolaylaştırılması, eğitimin, üretimin ve kamuda kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi önemlidir.
Genel anlamda programda belirlenen hedefler yerinde olmuştur. Bu hedefleri değerlendirmek ve düşüncelerimizi belirtmek gerekirse;
Bu hesaplamalar yapılırken, Dolar/TL kurundaki artışlar, enflasyon artışından daha düşük tutulmuştur. Dolayısıyla bu hedeflerin gerçekleşmesi için öncelikle düşünülen kur artışlarının yakalanabilmesine dikkat edilmelidir. Kurlardaki istikrar için de enflasyonun düşük seviyelerde tutulması çok önemlidir.
2017 yılı ekonomik büyümesi yüksek olacaktır. 2017 büyümesinde, inşaat yatırımlarının önemli bir katkısı olduğu bilinmekle beraber, bazı alanlarda yapılan vergi indirimi uygulamaları ve faizsiz kredi destekleri de büyümeye son derece önemli katkı sağlamıştır. Ancak, her yıl özellikle de 2018 yılında aynı şekilde kredi desteklerinin ve söz konusu vergi indirimlerinin sağlanamayacağı açıktır.
Dolayısıyla böyle bir büyümenin sağlanabilmesi için potansiyellerin zorlanması, sanayi yatırımlarının daha fazla teşvik edilmesi gerekmektedir.
2020 yılında ise yüzde 5 hedefine ulaşılacağı belirtilmektedir.
Bu hedefler doğrudur nitekim sıcak paraya mahkum olmayan, rekabetçi bir ekonomi düzeni için enflasyonun yüzde 3-4 seviyelerine çekilmesi gerekmektedir.
Türkiye ekonomisinin hızlı büyüdüğü dönemlerde genellikle ithalat artışı daha fazla olmuş ve ihracat yapabilmek için ithalata bağımlı kalınmıştır. Yeni dönemde de ihracat pazarlarındaki gelişmeler dikkatle izlenmeli, ithalata olan bağımlığın azaltılması için ilave tedbirler düşünülmelidir.
2016 yılını yüzde 10.9 işsizlik oranı ile kapatan Türkiye'nin 2017 yılı hedefi yüzde 10.8'dir.
Açıkçası işsizlikte ciddi bir iyileşme görülmemektedir. Netice itibarıyla, programda yer alan yüzde 5.5 seviyesindeki büyüme hedefinin gerçekleşmesi ile işsizliğin yüzde 9.6'ya hatta daha düşük seviyelere inmesi mümkün olabilecektir.
ZOR HEDEFLER
Kuşkusuz programda öngörülen hedefler iyi niyetle hazırlanmış, yakalanması pek de kolay olmayan hedeflerdir. Ancak unutulmamalıdır ki, müreffeh ve ekonomisi güçlü bir Türkiye için bu rakamların yakalanması en azından hedeflere yakın bir netice alınabilmesi şarttır.
Bu noktada toplumu oluşturan her kesime önemli görevler düşmektedir.
Düşünülen hedefleri yakalamak için her birey, her kuruluş, her kesim elini taşın altına sokmaya hazır olmalı, ülkenin ve milletin geleceği için sorumluluklar almalıdır.
Her dönem devletinin ve milletinin yanında yer alan, toplumda önemli ekonomik ve sosyal görevler üstlenen İzmir Esnaf Teşkilatı da bu çerçevede üzerine düşecek ödevleri yerine getirmeye hazırdır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.