2018’in ekonomik değerlendirmesi ve esnaf sanatkarlarımız...
Türkiye, 80 milyonu aşan nüfusu, 800 milyar doların üzerindeki milli geliri ve jeopolitik konumu ile dünyanın önemli ülkeleri arasında yer almaktadır. Öte yandan Türkiye'nin genel anlamda gelişmekte olan tüm ülkelerin sahip olduğu sorunların bazılarını taşıdığı da bir gerçektir. Dış girdi ve kaynak bağımlılığı, gelişmiş ülkelere oranla daha yüksek enflasyon, bütçe açığı, tasarruf yetersizliği, yüksek faiz ve işsizlik oranları, üretim-tüketim deseni uyuşmazlığı gibi sorunlar varlığını etkin bir şekilde hissettirmektedir. Ayrıca Türk ekonomisinin mevcut bağımlılıkları nedeniyle küresel konjonktürden oldukça yoğun olarak etkilenmesi, zorlukları artırmaktadır.
İKİ FARKLI DÖNEM
Türk ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.3, ikinci çeyrekte yüzde 5.2, üçüncü çeyrekte ile yüzde 1.6 oranında büyümüştür.
Böylece dokuz aylık ortalama büyüme yüzde 4.5 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu veriler 2018 yılının ilk ve ikinci yarısının farklı koşullarda yaşandığını ortaya koymaktadır. Bir başka ifadeyle yılın ilk yarısında ekonomi oldukça hızlı büyümüş, ancak ikinci yarıda önemli oranda yavaşlamıştır.
Burada döviz kurlarında yaşanan artışlar belirleyici olmuştur.
Nitekim Mayıs ayından itibaren kurlardaki artış hızlanmış, Ağustos'ta yaşanan büyük dalgalanma sonrasında Eylül ayında yıllık artış Dolar'da yüzde 80, Euro'da yüzde 79 düzeylerine kadar yükselmiştir.
Gelişmeler büyük oranlı döviz borcu bulunan reel sektörü kur zararı nedeniyle sıkıntıya sokmuş ayrıca enflasyon ve faizlerde de ciddi artışlara yol açmıştır.
Son dönemde ise, ekonomi yönetiminin aldığı önlemler sonucu kur artışları tersine dönmüş, enflasyon ve faizler düşüş eğilimine girmiştir.
DIŞ BORÇLAR
Türkiye'nin toplam dış borcu 450 milyar doların üzerindedir. Bu borcun çok büyük bir bölümü özel sektöre aittir. Ekonomi yönetimi, her yıl 150-180 milyar dolar düzeyinde borç çevirmesi yani vade uzatımı yapmaktadır.
Diğer taraftan Türkiye her yıl yaklaşık 40 milyar dolar düzeyinde cari açık vermektedir.
Dolayısıyla, döviz rezervlerinin erimemesi için her yıl 190-220 milyar dolar civarında dış kaynak girişi veya bu tutara yakın borcun çevrilmesi gerekmektedir.
ABD Merkez Bankası'nın (FED) faiz artışı politikası ise, küresel piyasalardan borçlanmayı daha zorlu ve pahalı hale getirmiştir.
Aralık ayı itibariyle ekonomimiz; yüksek döviz kurları, yüksek enflasyon, yüksek faiz ve yüksek işsizliğin olduğu bir konjonktürde bulunmaktadır. Ancak kurlarda nispi istikrarın sağlanması, enflasyon ve faizlerde gerileme eğilimine girilmesi, dış ticaret açığı ile cari açığın azalması olumlu gelişmeler olarak görülmektedir.
ESNAF AÇISINDAN
Yılın ilk yarısında ekonominin yüksek oranlı büyümesi üyelerimizi olumlu etkilemiştir.
Ancak ikinci yarıdaki kur artışları sonrasında enerji girdilerine (petrol, doğal gaz) yapılmak zorunda kalınan yüksek oranlı zamlar, bunlara ilaveten yavaşlayan iç talep esnaf sanatkarlarımızı sıkıntıya sokmuştur.
Bu süreçte krediye ulaşmada yaşanan sorunlar ve yüksek faiz gibi etkenler esnaf sanatkarları zorlamıştır. Üyelerimiz 2018'in ilk yarısını bahar, ikinci yarısını ise kış olarak yaşamışlardır. Artık Türkiye'nin inşaat-tüketim çekişli ve ithalata dayalı büyüme stratejisini, ihracata dayalı büyüme stratejisi ile değiştirmesinin zamanı gelmiştir. Yeni yılda, 2018'in son döneminde görülen iyileşmelerin sürdürülebilir olmasını sağlayacak, esnaf sanatkarlara da pozitif ayırımcılık tanıyacak bazı tedbirlere ihtiyaç duyulacağı görülmektedir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.