Ekinoks kelimesi Fransızca kökenlidir ve gündönümü anlamına gelir, güneş ekvatora dik vurur, gündüz ve gece eşitlenir. Bu duruma yılda iki defa şahit oluruz: 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde. 21 Mart itibari ile gündüzler uzamaya başlar ve ilkbaharın başlangıcı sayılır. Birçok kültürde, toprağın kış mevsiminde uykuya daldığı düşünüldüğünden ilkbaharın gelişi ile dirildiği inanışına bağlı olarak bu tarihte Nevruz yada Ergenekon gibi çeşitli isimler ile kutlamalar yapılagelmiştir. Türk kültür yaşamının Yenisey-Orhun orijinli bu ritüelleri, Hun Türkleri vasıtası ile Anadolu, Mezopotamya ve Avrupa dahil tüm dünyaya yayılmıştır. Cumhuriyeti'n ilk yıllarında bu kutlamalar resmî olarak devam etmiş, Atatürk'ün "Bilelim ki, kendi benliğine sahip olamayan milletler başka milletlerin şikârıdır" sözünden hareketle, Türk insanını kendi kültürel kimliğine, değerlerine ve benliğine, döndürme stratejisinin bir politikası olarak uygulanmıştır. Cumhuriyet'in ilk yıllarında, bütün okullarda yapılan şenlikler, dönemin gazeteleri olan İkdam ve Hakimiyet-i Milliye gibi gazetelerde geniş yer almıştır. O günlerde önde gelen isimlerden Besim Atalay'ın yazdığı şu satırlar, dönemin anlayışını açıklıkla ifade etmektedir: "Ergenekon hâdisesi, bizim bugünkü millî mücadelemizle özdeştir. Türk soyunun varlığına kastedenlere karşı muvaffakiyetini temin etmiş, Ulu Tanrı'nın yardımı ve milletin gayretleriyle kara günlerden kurtulmuştur."
MEYDAN OKUMA GİBİ
Bizim yarım küremizde, ekinoksta doğanın yeniden canlanması gibi, Mart ayı Çanakkale Destanı ve sağlık sektöründe de Tıp Bayramı gibi çok özel iki günü içerir. Son iki yıla rastgelen tıp bayramları, sağlık çalışanları için SARS-CoV-2 virüsüne karşı bir meydan okuma(challenge) şeklinde geçti. Elbette tıp tarihi, değişik çağlardaki salgınlar ile mücadelenin başarı öyküleri ile de doludur ki ortaçağın karanlığındaki veba, çicek ve kızamık bunlardan birkaçıdır. Daha iki yüz yıl önce 19.yy da kolera dünyayı kasıp kavuruyordu. Çok değil sadece dokuz yıl önce Batı Afrika'da Ebola virüsü on binlerce insanın canına mal olmuştu. Birkaç aya kadar pandemiden kurtuluşu umduğumuz korona salgınının bu hafta dünya çapındaki ölüm vaka sayısı 6 milyonu geçti.
TIP TARİHİNE YAZILDI
Her ne kadar Dünya Sağlık Örgütü (WHO), BA.2 olarak adlandırılan yeni omicron varyantlarının tehlikesinden bahsetse de artık, kuduz, kolera,veba aşılarını bularak tıp tarihindeki onurlu yerlerini kazanan L.Pasteur ve W.M.Haffkine gibi bilim insanlarının arasına kovit aşısı Biontech'i geliştiren iki Türk insanını yani Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci'yi de tıp tarihinde okumanın gururunu yaşayacağız... Geçtiğimiz aylarda, tüm dünyada SARS-CoV-2 pandemisine karşı özveri ile çalışan tüm doktorların ve sağlık çalışanlarının onurlandırılması için "14 Mart'ın tüm ülkelerde tıp çalışanlarına yönelik özel bir gün olarak kutlanması" için Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Dünya Sağlık Örgütü Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a birer mektup yazdım. Umarım, genel kabul görür ve tüm Dünyada 14 Mart Tıp Bayramı olarak kutlanır. Kurtuluş Savaşımıza ilham olan ve eşsiz Liderinin önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran iradenin ruhunu açığa çıkaran Çanakkale Destanından önceki yazımda bahsetmiştim. Kulelerinde kullanılan bayrağımıza atfen kırmızı ve beyaz renkleri ve Cumhuriyetin 100. yılına izafeten 2.023 metrelik uzunluğu ile 1915 Çanakkale Köprüsü, bu yıl için muazzam bir anmanın sembolü oldu. Umarıım, 21 Mart ekinoksu ya da gündönümü, sadece ilkbaharın değil dünyada pandeminin sona erdiğinin ve Ukrayna'da da savaşın bittiği günlerin habercisi olur.