Pandemi ve Halk Sağlığı Haftası
Sağlık Bakanlığı'nın 8-14 Ağustos haftası için açıkladığı CoVid-19 tablosuna göre, vaka sayısı 143.778, vefat sayısı da 342 idi.
Dünyada ise, SARS-CoV-2 ile infekte olan insanların sayısı 608.867.367 kişiyi geçti. Çağlar ve onun getirdiği tıp sorunları değişse de sosyal tıbbın büyük teorisyeni Alfred Grotjahn'ın (1869- 1931) vurguladığı gibi "En çok görülen, öldüren ve sakat bırakan hastalıklar toplum için en önemli hastalıklardır" kuramı geçerliliğini korumakta.
SOSYAL ANTROPOLOJİ
Gelinen noktada, vaka yoğunluğu azalmış durumda, buna paralel olarak da hastane yükü ve sosyoekonomik kısıtlılıklar tarzında sekonder sorunlar geride kalmış görünüyor. Ama henüz pandeminin sona erdiğini bildirmek mümkün değil. Üstelik vaka serilerindeki gerilemenin, okulların açılması ve kış ile beraber nasıl seyredeceğini de bilmiyoruz. Bu kapsamda ele almak istediğim bir konu, son yıllarda giderek ikinci planda kalan halk sağlığı bilim dalı ile ilgili çalışmalar olacak. Tanım olarak toplumun var olan sağlıklılık durumunun sürdürülebilirliğini sağlamak, gelişebilecek sorunlar ile bu sorunların nedenlerini saptayarak çözümler üretmek, toplumun sağlık gereksinmelerini bilimsel tekniklerle tespit etmek; bu bağlamda kamu sağlığı politikaları geliştirmek şeklinde özetleyebiliriz.
Klinik bilimlerde kişiye odaklanan tanı ve tedavi perspektifi halk sağlığında toplumun kendisine yönelir. Dolayısı ile ilkinde fizyoloji ve patoloji odaklı çalışma, ikincisinde sosyoloji ve sosyal antropoloji referanslı seyreder.
YÜZLEŞME DEVAM EDİYOR
Genel olarak bakıldığında her birey kişisel olarak kendi sağlığından sorumlu görülse de her hastalık özelinde bir ekosistem söz konusudur ve bu durum aynı zamanda bir kamu sorunu halindedir. Çünkü aile bireylerinden birisi hasta olduğunda genel anlamda o ailenin huzuru kaybolur, ekonomik ve sosyal durumu etkilenir. Sosyolojik yansımaları olur. Her ne kadar tek bir kişide tanılanan obezite, hipertansiyon ve şeker gibi hastalıklar, eğer tüm toplumun üçte birini ya da yarısını kapsayan bir hale evrildiği görülürse, bu durumda bir kamu sağlığı sorunu halindedir ve toplum sağlığını korumaya yönelik olarak, sorumluluk ve dayanışma ruhu içinde ulusal politikaların yaratılma zorunluluğu ortaya çıkar. Nitekim halen dünya bir pandemi sürecinde ve tüm ülkelerdeki kitlesel sağlık sorunları ile yüzleşmemiz devam ediyor. Pandemi nedeni ile tıka basa dolan hastaneler ve duran sosyal dinamikler ile felç olan küresel ekonomi, konunun sadece virüs enfeksiyonunu kapsayan bir sağlık problemi değil değil sosyal, psikolojik ve ekonomik etkileri bir bütün olarak tüm dünya uluslarının içine girdiği kriz girdabının tanımlandığı kamusal bir vehamet olduğunu tüm insanlığa gösterdi. Pandemi, sağlık hizmetlerinin çok sektörlü,entegratif ve katılım esaslı olduğunu bir kez daha bizlere anlatırken, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı'nın afetlerde sağlık yönetiminden bulaşıcı hastalıklara, epidemiyolojiden sağlık ekonomisine, toplum ruh sağlığından uluslararası sağlık ve geriatriye birçok çalışma alanının öneminin de altını çizdi.
21. yüzyılda, insanlık için beklenen yaşam sürelerinin artması parelelinde yaşlı sağlığı ve kanser gibi hastalıklar önemli toplum sağlığı problemleri olarak en çok üzerinde çalışma yapılan konular olmuşken, pandemi ile birlikte tıpkı ortaçağlarda olduğu gibi enfeksiyon hastalıklarının yarattığı epidemiler ve pandemiler nedeni ile salgını yapan mikroorganizmanın tespiti, tedavisi, aşı bulunması ve bağışıklık devamında da salgın kontrolü için gerekli toplumsal önlemlerin alınmasına yönelik epidemiyolojik çalışmalar yeniden gündemimizi kaplamıştır. Tarih öncesi toplumların animizminden İbni Sina'ya ve modern çağlarda 'halk sağlığı' tanımını dile getiren Edward Winslow'a (1877-1957), özellikle de ülkemizde bu bilim dalının kurucuları olan başta Nusret Fişek olmak üzere halk sağlığı hocalarımıza şükran ve minnetimizi gönderiyoruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.