Geçenlerde, endüstri devrimi öncesinde ve sonrasında tüm hammadde ve insan kaynakları acımasızca sömürülen ülkelerin, bu mezalimi yapan günümüzün zengin ve refah içindeki devletlerine karşı trilyonlarca tutan bir tazminat davası açtığına yönelik bir haber okudum! Birkaç ay önce, İngiltere'nin yeni başbakanı Rishi Sunak, Avam Kamarası'nda buna yönelik bir soruyu, mühtehzi bir ifade ile "Bu tartışma için zaman ve enerji harcamaya gerek olduğunu sanmıyorum" şeklinde bir açıklama ile yanıtlamıştı!
Oysa ülkesi olan güneş batmayan Büyük Britanya, bu ülkelerin tüm kaynaklarını emmek için yüzyıllarca zaman ayırmakta bir beis göstermemişti! Habere konu olan 15 Karayip Ülkesi. Biliyorsunuz Orta Amerika'da Florida'nın güneyinden Venezuella'nın kuzeyine kadar yedi bin adacığı kapsayan Karayip Denizi'nde yer alan Surinam, Barbados, Dominik, Bahamalar, Guyana,Porto Riko ve Haiti gibi ülkelere genel olarak Karayip ülkeleri deniyor. 1508 yılında, Porto Riko'ya ayak basan Avrupalıları karşılarında gören yerliler, onların tanrılar tarafından gönderildiğini düşünmüştü! Onlar için ziyafet çekmişler, ancak kendilerine kaşif! diyen bu talancı güruhun lideri Juan Ponce de Leon, yerlilerdeki altını görünce onları acımasızca katledip, adadaki son gram altını çıkarıncaya kadar tüm ada halkını tutsak köleler haline getirmişti.
İLK KİTLESEL SOYKIRIM
Dominic Cumhuriyeti de İspanyollar tarafından işgale uğrayalı beş yüz yılı geride bıraktı. İspanyollarla uzun süre mücadele eden ve ilk yerli başkaldırışı sergileyen kabile şefi Hatuey, 1511 yılında yakalandığında kalın bir kütüğe bağlanır ve yanına gelen rahip 'eğer Hristiyan olursa kurtulacağını ve cennete gideceğini' söyler. Hatuey, 'Cennette İspanyollar da olacak mı?" diye sorar.
Rahip, bu soruya olumlu yanıt verince, Hatuey göz kırpmadan ölümü tercih eder! Bunun nedeni, İspanyolların tarihte bir örneği daha olmayan vahşice katliamlarıdır. Hatta antik dönem bir tarafa bırakılırsa, modern anlamı ile kitlesel ilk soykırımı gerçekleştiren, zamanın kıta Avrupasının önde gelen devleti olan İspanya'dır! Kristof Kolomb, 20 mayıs 1506 tarinde 55 yaşında öldüğünde, coğrafi keşiflerin öncüsü ve tüm Amerika kıtasının kolonizasyonuna öncü olan bir Cenevizli olarak uzun yıllar saygın yerini korumuş olsa da bugün Dominic Cumhuriyeti'nin başkenti Santo Domingo'da bulunan kemikleri öfkeli ziyaretçilerin hedefinde. Çünkü, geçmişi, keşfettiği adalarda bulunan tüm altını elde etmek için işlediği onbinlerce vahşice cinayetin gölgesinde... Kolomb'un keşiflerini, insanın bir sömürü objesi olarak ırksal köleliliğin ve vahşi emperyalist sömürgeciliğin tarihi olarak okumak da mümkün.
DEĞİŞMEYEN ŞEY SÖMÜRÜ
Zamanın altın ve gümüşü, daha sonrasının petrol ve kömürüne dönüşse ve kölelik de işgücü olarak devam ediyor olsa da, değişmeyen her zaman sömürü oldu, çağlar boyunca... Bu bağlamda, Karayipler, Emperyal devletlere özgü büyük ölçekli ekonomik ve insani kolonizasyonun, emperyalizmin ve sömürgeciliğin hem ilk ve acımasızca sergilendiği bir çoğrafya hem de daha sonrasında modern dünyanın bir anlamda oluşması için finansiel mekanizmasının laboratuarı işlevini görmüştür. Öyle ki, küresel eşitsizlikten ekolojik sorunlara ve habitat daralmasından refah paylaşım adaletsizliğine kadar bir çok kötü mirası hala insanlığın önünde bir fatura halinde bulunmaktadır.
Bazı okuyucularımız için zorlama bir sonuç olarak gelebilir ama sonraki 400 yıl boyunca endüstri devrimi, tüketim ekonomisi ve genel olarak kapitalizm ve modern dünyaya dair aklınızda vurgulanacak ne varsa, onları var edecek sermaye birikiminin oluşması, bu bölgenin vahşice sömürüsü ile elde edilmiştir. Nihayetinde muazzam karlar, muazzam sömürüler olmadan var edilemez!
33 TRİLYON DOLARLIK TAZMİNAT
2023 dünyasında, 1492 yılını takip eden yüzyılların faturasını talep etmek gerçeküstü bir filmi izlemek gibi. Karayip ülkeleri şimdilik İngiltere, İspanya, Danimarka ve Fransa'dan toplamda 33 trilyon dolarlık bir kölelik tazminatı talep ediyorlar. Buna benzer bir konu 1830'ların İngiltere'sinde gündeme gelmişti: Kölelik resmi olarak kaldırıldığında, bu ülke eski köleler için yirmi milyon pounda yakın tazminat ödemişti. Karayip ülkeleri, bu tazminatı alabilirler mi bilmiyorum. Ancak, bu davalar süreçinde, atalarının yok edildiği , soykırımın sergilendiği ve insanlığa dair unutulmuş tüm suçların yeniden gündeme gelerek hafızalara kazınmasına yol açması sağlanabilse bile yeterli bir gelişme olacaktır.