Zeki Hozer

Paris bir şenlikti!

Geçenlerde, ünlü bir gazetecimiz, ülkemizin tüm başvurularına rağmen bir türlü olimpiyat düzenleme hakkını alamaması üzerine düşüncelerini dile getirirken hem ilgili organizasyona hem de bizim yetersiz bulduğu dosyamıza yönelik eleştirilerini sıralıyordu!
ARD ARDA TEPKİLER
Fransız yönetmen ve aktör Thomas Jolly'nin, koreografisini ve sanat direktörlüğünü üstlendiği Paris Olimpiyat açılış töreni, bir tür Paris güzellemesi olarak anılarımıza geçti. 1982 yılında Normandiya 'da doğan ve bir matbaacı ile bir hemşirenin oğlu olarak, orta sınıf Fransız ailesinin bir ferdi olarak büyüyen Jolly; açılış seromonisinde Paris'in devrimci geçmişinden günümüzde 'aşıklar şehri 'olarak anılmasına, LGBT vurgusundan Leonardo Da Vinci'nin ünlü 'İsa'nın Son Akşam Yemeği' tablosuna atıfta bulunulan sekanslara kadar "her şeyi kapsayan" şovu bir hayli tepki çekmiş durumda. Ama buThomas Jolly ekibinin tam da amaçladığı şey! Açılış seromonisinde Yunan Şarap tanrısı Dionisos'u canlandıran aktör Phillippe Katerine şu vurguyu yapıyor: Tartışma,eğlencenin tuzu biberidir. Bu gezegende, herkesin aynı fikirde olması çok sıkıcı olmaz mıydı?"
FARKLI ELEŞTİRİLER
Kesin olan bir şey, olimpiyat tarihinde ilk kez stat dışında, Seine nehrinin altı kilometrelik bir alanında yapılan bu açılış töreninin şu ana kadar yapılanlar içinde en sıradışı olanı idi! Altı yıllık bir çalışmanın ürünü olan showları "Tarihin en iyi gösterisi" diye yorumluyanlar da oldu, "saygısız ve rezil" diye eleştirenler de...
Sen Nehri'nin üzerindeki bir havzada kurulmuş olan Paris, yaklaşık 40.000 yıldır insanların yerleşim alanı olarak kullandığı bölgelerden. İsminin milattan önce, ikinci yüzyılda burada hakim olan Galyalıların dilinde gemi anlamına gelen 'par' den geldiği sanılıyor. Jül Sezar'ın komutanlarından Labienus şehri milattan önce 52 yılında Roma İmparatorluğuna katıyor.
Romalılarla yüzyıllar süren savaşlar sonrası Frankların bölgeye hakim olması milattan sonra beşinci yüzyıl civarı. Merovenj Hanedanından I.Clovis, Paris'e yerleşerek kenti krallığının başkenti haline getiriyor.
TARİHİ BİR BÖLGE
2024 Paris Olimpiyatları'nın açılış seromonisinin yapıldığı Sen Nehri'nin altı kilometrelik tarihi bölgesi, Unesco tarafından 1991 yılında Dünya Miras Alanı listesine alınmıştı. Bu alanda bulunan eserlerin en ünlüleri arasında, İle de la Cite üzerinde, kuruluş tarihi 1163'te Kral VII. Louis zamanına kadar giden ve Piskopos Maurice de Sully'nin gayretleri ile yapılan Notre Dame Katedrali, Gotik mimari şahaseri Sainte Şapeli, Paris Evrensel Sergisi için 1889'da inşa edilen Eyfel Kulesi ile bir yıl sonraki sergiye atfen yapılan Grand Palais ile Petit Palais, bir tarla alanından 1616 yılında Marie de Medisis tarafından planlanan ünlü cadde Champs-Elysees üzerinde, 18 şubat 1806 yılında Napolyon'un emri ile inşaatına başlanılan Arc de Triomphe ile Paris'in en yüksek tepesi olan Montmartre'de Fransa-Prusya savaşında ölenlerin anısına 1874 yılında yapılan Sacre-Coeur Bazilikası yer alıyor. Hiç kuşkusuz, insanlar için sunduğu ekonomik ve sosyokültürel olanakları ile kentler zaman içinde fiziksel olarak yıpranmakta ve bunu gidermek için de çeşitli projelerin hayata geçirilmesi bir zorunluluk haline gelmektedir. Paris için de, 19. yüzyılda Baron Haussmann tarafından şehrin 17 yıl boyunca şantiye haline getirilerek gerçekleştirilen son kentsel dönüşüm çalışmaları ardından çok zaman geçti... Kent yeni metrolara ve otobüs hatlarına kavuşurken, tüm yerleşim merkezlerine özel bisiklet yolları ile ulaşmak mümkün hale geldi. Şehrin çevresinde banliyöler ile merkez arasındaki bağlantı yeniden yapılandırıldı. Tüm bölge, elektikli arabalar için yeniden tasarlandı ve şarj istanyonları ile donatıldı.
MİLLİ PROJE HAMLESİ
Paris, 1900 ve 1924'ün ardından, 2024 Paris Yaz Olimpiyatları'na 206 ülkeden gelen 10 bin 500 sporcu için, kentlerinin alt ve üst yapısını yenileyerek, tüm şehri hafızalara kazınacak parıltılı bir sahne haline getirmeyi başardılar.
Zidane'dan Carl Lewis'e, Lady Gaga'dan Celine Dion'a yaşayan tüm efsane olmuş sporcu ve sanatçılarını açılış töreninde ağırlıyarak, giderek popülerliğini kaybeden olimpiyatlara farkedilirlik bağşederken, başkentleri için de unutulmaz bir küresel prestiji kazandırdılar... Sonuçta, bir kentimizi tüm altyapısı ile on yıllarca önceden planlayarak, olimpiyat rüzgarını da ardımıza alıp milli bir proje olarak başarmanın zamanı gelmedi mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.