Türkiye, geleceği için çok kritik bir seçimin eşiğinde. 14 Mayıs sadece bir seçim tarihi olmanın çok ötesinde anlamlar ifade ediyor. Seçim sonucuna göre ya hedeflere ilerleyecek ya da yön değiştirecek. Bu tarihi tercih elbette seçimi de tarihi hale getiriyor.
KAHİN OLMAYA GEREK YOK
Hal böyle iken partilerin de ittifakların da gelecek vizyonlarını çok daha anlaşılır şekilde halka anlatmaları gerekmez mi?
Millet İttifakı'nın aylarca toplantılar yapıp cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliklerini hiç konuşmamış oldukları gerçeğinden hareketle ortaya çıkan aday listelerinin deprem yaratacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yoktu. Ama o kadar öngörü varken yaşanan şaşkınlığın da tepkilerin de önüne geçilemedi. CHP listelerine yerleştirilen Deva, Gelecek ve Demokrat Parti adayları CHP tabanında büyük tepkilere neden oldu. Hala liderleri Kılıçdaroğlu'nun liyakat ve emeğe saygıyı ön plana alacağına inanan bir grup partili varmış demek ki... Onlar adına sonuçlar üzücü tabii ki. Adının önüne FETÖ'cü ifadesi konulan, Atatürk'ü ırkçılık olarak gördüğü beyanları bulunan Devalı Sadullah Ergin ve CHP'li görünümlü Yüksel Taşkın gibi isimlerden daha değerli olduklarını sanıyorlardı. Üstelik bu isimlerin, CHP'nin oy oranının en yüksek olduğu il ve ilçelerden listeye konulması bırakın parti tabanını seçmeninin de çantada keklik (!) görüldüğü anlamını taşıyor.
ADAYLARINA KARIŞAMAYIZ!
CHP liderinin özellikle Sadullah Ergin'in aday yapılması ile ilgili gelen sert eleştirilere cevabı da zaten bu anlayışın hakim görüş olduğunu doğruluyor. Ne dedi Kemal Bey? "5 parti bir parti logosu altında seçime giriyor. O CHP'li değil, nasıl bizim listede yer alır, diye bir şey var.
Eski alışkanlıklardan kurtulamayan bir atmosfer var. Zaman içinde taşlar yerine oturacak diye düşünüyorum. Sadullah Bey başka bir partinin adayı. Biz onların içişlerine karışamayız. O zaman çok büyük sıkıntı çıkar. Onlar kendi adaylarını seçerler, biz kendi adaylarımızı." Bu sözlerle, CHP liderinin uzun yıllardır partisini alıştırmaya ya da dönüştürmeye çalıştığı HDP ve PKK ile ittifak gibi kritik konulara bir yenisinin daha eklendiğini bizzat kendi açıklamasıyla öğrenmiş olduk.
LİSTELERE BÜYÜK DAYATMA
Ayrıca, CHP liderinin masanın kurucusu, partisinin de masanın güçlü ortağı olarak aday listeleri üzerinde hiçbir inisiyatifi olmadığını da anladık bu açıklamayla.
Yoksa Kılıçdaroğlu'nun ya da parti kurmaylarının Balyoz ve Ergenekon süreçlerinde Adalet Bakanı olan şaibeli bir ismin Deva Partisi tarafından dayatılmasına en ufak bir itirazının olmaması mümkün olabilir miydi? Altılı Masa'da hiçbir oy ağırlığı olmayan bir partinin böyle bir dayatmada bulunması hoş görülebilir miydi? Benzer bir durumun İYİ Parti listelerinde de yer alması zaten terör örgütleri konusunda da aynı dayatmanın olduğunun kanıtı gibi.
Yoksa tescilli FETÖ'cü olarak bilinen, İçişleri Bakanlığı döneminde emniyet yapılanmasının içini terör örgütleri ile dolduran İdris Naim Şahin gibi bir isim Akşener'in Başdanışmanı Aytun Çıray'ın da dediği gibi cezalandırılması gerekirken vekillikle ödüllendirilebilir miydi?