Denize düşen Çipras’a sarılır!
Geçtiğimiz hafta ülkemizde siyasi gündemin en önemli konu başlıklarından biri Yunanistan'da ana muhalefet partisi Syrza'nın lideri Aleksis Çipras'ın seçimi kaybedince son derece naif bir açıklama yaparak görevini bırakması oldu. Çipras'ın istifa ederken kullandığı Nazım Hikmet'in "En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır" dizeleri de görevini bırakması kadar çok konuşuldu.
ÖZELEŞTİRİNİN GÜCÜ
Tabii komşuda seçim sonrası ortaya çıkan bu tablo bizde hemen koltuğuna yapışan ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu hatırlattı. Parti içinden Kemal Bey'in görevini bırakması gerektiğini söyleyenler, artık kenara çekilmesi gerektiğini düşünenler hep bir ağızdan Çipras örneğine sarıldı. Çünkü Çipras, kararını açıkladığı konuşmada hem şahsi hem de partisi adına sağlam bir özeleştiri de yaptı. Bana göre seçim kaybeden bir siyasi parti liderinin yapabileceği en klas konuşmalardan biriydi. Hem seçmen kitlesinde değişim umudu yaratacak hem de yeni başlangıçlarla partinin güçleneceğine inandıracak argümanlar kullandı.
Başkanlığa bir daha aday olmayacağını duyururken, "Günümüzün zorluklarına göğüs gerebilecek ve beklentileri karşılayacak yeni bir SYRIZA yaratmalıyız. Seçim yenilgimiz her ne kadar kulağa tezat gelse de SYRIZA için yeni bir döngünün başlangıcı olacak" dedi.
BİZE UZAY KADAR UZAK
Bizde seçim akşamı bir görünüp sonra ortadan kaybolan, yenilginin nedenini kendisi ya da partisinde aramak yerine kazananı ya da kazanana oy verenleri aşağılamayı seçen liderlere o kadar uzak bir tavır ki haliyle hepimize komşu ülkenin siyasi gündemi değil de uzaylı muhabbeti gibi geliyor. Ama aslında olması gereken bu. Siyasi olgunluğun gereği de bu. Yani 74 yaşında da bir liderde bu kadar siyasi olgunluk olmayacaksa ne zaman olacak ki! O nedenle artık Türkiye'de Kılıçdaroğlu veya diğer muhalefet partisi liderlerinden aynı aday karşısında defalarca yenilmelerinin bedelini ödemesini beklemek saçma geliyor bana.
Hele ki o liderlerin kaybetmeleri karşısında 'hala mücadeleye devam ediyor' ya da 'mücadeleyi bırakmadı' denmesini beklemeleri yok mu... Partisini, kendisine oy verenleri salak yerine koymaya devam etmeleri... Tutarlılık böyle bir şey değil. Etrafınızdakiler, en yakınlarınız bile görevi bırakmanız gerektiğini söylerken hatta sizden boşalacak koltuğu kapma yarışına girmişken, siz sürece yön vermek yerine koltuğunuza daha sıkı tutunursanız değişim nasıl olacak?
UMUT, BAHAR FALAN...
Umut, bahar, çiçek, böcek söylemlerini seçim kampanyası boyunca dillerinden düşürmeyenlerin seçimi kaybedince yarattıkları hayal kırıklığından daha büyük bir hayal kırıklığı varsa o da seçmenin gelecek umutlarını da rafa kaldırıp hiçbir şey olmamış gibi görevlerine devam etmeleridir herhalde. Nasılsa CHP liderinin dediği gibi 'tıpış tıpış!' gidip yine muhalefete oy verecek kemik bir seçmen kitlesi var. Bu kitleye güvendikleri isürece böyle hiçbir mahcubiyet duymadan iddialı iddialı konuşmaya devam.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.