CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti kurultayında ikinci tur seçimi yapılırken adaylıktan çekilme girişiminin delegeler tarafından engellendiği bir video önüme çıkıyor birkaç gündür. Sosyal medya mecralarında dolanıp duran bu hazin görüntünün anlattığı birkaç şey var Kılıçdaroğlu'nun gidişine dair.
MÜCADELECİLİK BU DEĞİL
Bir delegenin 'hayır, hayır, hayır' diye haykırdığı o anlarda Kılıçdaroğlu, son derece sakin bir şekilde tepkileri, telkinleri dinliyor. Aralarında yakın çevresinin de yer aldığı bir grup, siyasi mücadelesini bırakmaması gerektiğini öğütlüyor ve desteklerini dile getiriyorlar yüksek sesle.
Elbette bir siyasi parti liderinin mücadeleci olması gerekli, bu zaten politik mecralarda yer alan herkes için olması gereken bir özellik. Ama aynı zamanda bir liderin kararlı olması da gerekir.
Önüne engeller koyan, yanlış kararlar almasına, yanlış yollara sapmasına neden olabilecek kişi ve çevrelerden uzak durabilme yetisine sahip olması gerekir.
Özellikle Kılıçdaroğlu gibi partideki geleceği için derin bir yol ayrımındaysa yüzüne yansıttığı sakinliği içselleştirmesi gerekir. Eylemleri ile söylemlerinin keskinlikten uzak olması lazım gelir.
Geleceği için en doğru kararı verebilmesi için holiganlarla hareket etmek, onların galeyanına gelmek yerine en azından birkaç dakika sakince durup düşünebilmesi çok daha sağlıklı adım atmasına neden olurdu. Ve belki de gidişi bu kadar hazin olmazdı.
BENZER HİSLER UYANDIRDI
İzleyen herkeste benzer hisler uyandıran bu görüntülerden geriye kalan en mühim duygu ise acıma... Ne acı diyor insan, bir lider görevini devretme aşamasında bu duruma asla düşmemeli. Hele bu videonun kaydedildiği saatlerin hemen ardından Kemal Bey'in kurultay salonundan oylama sonucunu bile beklemeden ayrılıp evine gitmesi ne hazin... O güne kadar yanında duranların 'Yürü arkandayız' diyenlerin 'asla yalnız yürümeyeceksin' diyenlerin kurultay sonucu az çok netleşmeye başladığı andan itibaren ışık hızıyla değişimci oluvermesi de. Kurultay salonunda kürsüde en sert konuşmalarından birini yapıp arada olan delegeleri küstürmesine neden olanlar mı daha suçlu yoksa onlara inanıp aldığı rüzgarı son kez lehine çevirebileceğini sanan Kemal Bey mi daha suçlu karar vermek zor.
SAHTE KALABALIĞA KANMAK
Tam da kürsüde haykırdığı gibi aldığı hançer darbelerine ittifak ortaklarından sonra siyasi yol arkadaşları da eklenen Kemal Kılıçdaroğlu'nun görevi layığıyla devredememesine tam olarak ne neden oldu net olarak bilemiyoruz ama onun görevine gelen Özgür Özel de en yakın destekçisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da onunla benzer bir sona yakalanmamak için etraflarındaki sahte kalabalığa aldanmamayı öğrenmeli. Çünkü bugün başta Özel-İmamoğlu ikilisi olmak üzere Kemal Bey'i satanlar yarın bizzat kendilerini de satar. CHP'de siyaset yapmak sanırım böyle bir şey.
Koltuğunu kasetle kazananlar günün sonunda yavaş ve derinden yürütülen ayak oyunları ile evlerine dönebiliyorlar.
Belki de Kılıçdaroğlu için en kötüsü evine mağlup dönmekten çok bundan sonra siyaset sahnesinde partisi için aldığı yanlış kararları ve adımlarıyla anılacak olması... Herhalde bir siyasetçinin gidişi için en hazini de bu olurdu.