Terör olayları, hem toplumları hem de ülkelerin huzur ve güvenliğini tehdit eden eylemlerdir. Bu, dünyanın her yerinde her zaman böyle olmuştur. Başlı başına terörün varlık amacı bu temel iki şeyi tehdit etmektir.
Bunu yapmak için de genellikle etnik ve dini grupları kullanır. Özerklik talep eder, özel statü ister. Benzer gerekçelerle belli grupları devlete başkaldırmak için isyana teşvik eder. Hatta teşvik yeterli gelmezse zorla sevk etme yoluna bile başvurabilir.
KUTUPLAŞTIRMAYA YARAR
Türkiye'deki varlığı 1980'li yıllara uzanan terör örgütü PKK'nın amacı da diğer terörist oluşumlardan farklı değil. Yıllardır ülke toprakları içinde yaşayan Kürt vatandaşların ötekileştirilmesini bahane eder ama asıl ötekileştirmeye sebep olan aslında kendisidir. Devleti çok uzun zaman Kürt vatandaşlara ayrımcılık yapan bir mekanizma gibi gösterdiler. Bunu da Türkiye'nin bir bölümüne hizmet gitmesini, buralardaki vatandaşların yol, su, elektrik, okul, hastane ve cami gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasını engelleyerek yaptılar.
Yoksa devlet neden hiçbir gerekçe yokken vatandaşlarını ayırsın ki. Devlet kutuplaştırıcı değil birleştirici bir organizmadır.
Ama maalesef bu topraklarda yüzyıllardır birlikte yaşayan etnik topluluklar hep PKK gibi terör örgütleri eliyle devlete küstürüldü.
Devlet de bir dönem bu kışkırtmalara yeterince sesini yükseltememiş olabilir ama artık devir o devir değil...
DUVARLAR ÇOKTAN YIKILDI
Türkiye, vatandaşla arasına örülmek istenen duvarları yıkıp geçeli çok oldu.
Etnik kimliklerin önüne konulan engeller birer birer aşıldı. Bugün Doğu ve Güneydoğu'da kimse anadilini konuşma konusunda zorluk yaşamıyorsa bu etnik kimliklerle ilgili görünmez duvarların yıkılmasındandır. Çünkü yıllarca o bölgelerde bırakılan boşlukları terör örgütlerinin doldurduğu tecrübeyle sabitlendi. Şimdi Diyarbakır'da evlatları için nöbet tutan aileler bunu yıllar önce aynı cesaretle yapabilir miydi mesela?
Yanlış anlaşılmasın. O anne babaları asla cesaretsizlikle suçlamıyorum. Evladı terör örgütü tarafından zorla alıkonulan bir anne baba elbette buna her zaman isyan eder. Ama onların bile böyle bir duruma isyan edemeyeceği dönemlerden geçti bu ülke. Diğer evlatlarının sonu da dağa kaçırılanlar gibi olmasın diye yüksek sesle isyan bile edemediler.
KONSEPT DEĞİŞTİRDİ AMA...
İşte bugün terör eylemleri ülkemizin sınırlarının dışına çıktıysa bunda o insanların isyanlarını özgürce dillendirebilmesinin de payı var. Artık PKK sınırlarımızın içinden militan devşiremiyor. Yani şimdi sınır ötesinden yaptığı saldırılar PKK için de zorunlu bir konsept değişikliği. Hani diyoruz ya Türkiye terörle mücadelede konsept değiştirdi diye. Evet doğru, artık ordumuz çok daha profesyonel, evet artık tehdit dışarıdan geldiği için sınır ötesi noktalarda konuşlanan birliklerce sınırlarımız korunuyor ve terör eylemlerinin şehirlerimize inmesine izin verilmiyor. Ama buna izin verilmemesinde Türkiye'nin terörle mücadele stratejisini değiştirmiş olmasının yanı sıra dış destekli terör odaklarının ülkemizin içinde rahatça at koşturmasına izin verilmemesinin de etkisi büyük. Ortadoğu gibi bir ateş çemberinin içinde Türkiye'nin 100 yıldır ayakta durabilmesi, yalnızca her ırktan her dinden her etnik gruptan vatandaşına eşit sahip çıkmasına, devletin hiçbir vatandaşı ile arasına başka oluşumlar girmesine engel olabilmesine bağlı.