Eurovision şarkı yarışmaları ilk kez 1975 yılında Türkiye'nin de katılmaya başlamasıyla hayatımıza girdi. 90'lara kadar her yıl ciddi gündem yarattı. Sonra gözden düştü. 2003'te Sertab Erener'in birinciliğiyle yeniden canlandı ve son yıllarda başarılı performanslarla gündem yaratmaya devam ediyor.
***
Türkiye elemeleri hangi yöntemle yapılmalı? Bu soru 38 yıldır tartışılıyor. TRT her dönemde eleştirildi. Uyguladığı yöntemler her seferinde tartışma konusu oldu. 1989'da TRT, ülkemizin önde gelen müzisyenlerini, yazarlarını, programcılarını davet ederek 'Eurovision Şarkı Yarışması 1. Özel Danışma Kurulu Toplantısı'nı gerçekleştirdi. Ne var ki Eurovision heyecanının gittikçe azaldığı bir döneme girilmişti ve konu gündemden düştü.
***
2007'den beri TRT şarkıcı seçimini kendi yaparak bir solist veya gruba teklifte bulunuyor. Yorumcu üç beste hazırlatıyor veya kendi besteliyor. TRT jürisi o üç besteden birini seçiyor ve solist ya da grup o şarkıyla ülkemizi temsil ediyor.
2007'de Kenan Doğulu dördüncü, 2008'de Mor ve Ötesi yedinci, 2009'da Hadise dördüncü, 2010'da Manga ikinci, 2011'de Yüksek Sadakat yarı finalde elendi, 2012'de de Can Bonomo yedinci oldu.
Aslında Eurovision'da birincilik dışında bir ödül yok. Ama grafiğe bakarsak Türkiye'nin ses getirdiği ve yarışmacıların başarılı olduğu ortada.
Fakat eleştiriler devam ediyor. Seçim yöntemi tartışılıyor. TRT yönetimi 2 Kasım tarihinde (bu yıl için biraz geç kaldı) 'Eurovision Şarkı Yarışması 2. Özel Danışma Kurulu Toplantısı' yapmaya karar verdi. Besteciler, söz yazarları, şarkıcılar ve gruplar, müzik yazarları, gazeteciler, televizyoncular, meslek birlikleri yöneticileri ve TRT'cilerden oluşan ciddi bir katılımcı listesi hazırlamışlardı.
Ben, "Bu kadar insan salona nasıl sığacak?" diye düşünürken katılımın beklenilenden az olduğunu gördüm. 78 kişi konuşma yapacağını bildirmişti ama neredeyse yarısı gelmedi. Konuşmalar 3 buçuk dakikayla sınırlandırılmıştı. Bülend Özveren'in moderatörlüğünde toplantı başarılı geçti.
Uzun zaman Eurovision'u deneyimlemiş arkadaşların önerileri ciddi biçimde kaydedildi. Genel Müdür İbrahim Şahin'in yaptığı konuşmalardan konuyu çok iyi kavradığını hissettim. Bu toplantıyı göstermelik yapmadığına, gerçekten fikirlerden yararlanmak istediğine inanıyorum.
***
İlk kez otuz yedi yıl önce katıldığımız Eurovison şarkı yarışmalarına dört kez gitmemişiz. Üçünde seçme yapmamış, birinde (1979 Maria Rita Epik-21.Peron / Şarkı adı: Seviyorum) finali protesto etmişiz...
33 kez katıldığımız yarışmalarda 27 besteci ülkemizi temsil eden şarkılara imza atmış. Bu bestecilerden şimdi üçü (Buğra Uğur, Selçuk Başar, Melih Kibar) hayatta değil.
En başarılı sonuçlar:
2003 de birincilik (Everyway That I Can / Sertab Erener), 2010'da ikincilik (We Could Be The Same / Manga), 1997'de üçüncülük (Dinle / Şebnem Paker).
Şarkıların bestecileri ise: Demir Demirkan-Sertab Erener, Manga ve Levent Çoker.
***
Genel Müdür Şahin, "Aslında bu bir şarkıcı değil, beste yarışması. Eğer birini görevlendiriyorsak buna da dikkat etmeliyiz" diyerek gözden kaçırdıkları çok hassas bir noktaya değindi.
Ben TRT'ye şimdiye kadar uygulanmamış farklı bir öneri sundum.
Son yıllarda televizyonlarda hep şarkıcılara yönelik yarışmalar düzenlendiğini, bestecilere de fırsat verilmesi gerektiğini vurguladım. Eurovision bir fırsat. Bu beste yarışmasının TRT imkanlarıyla bir kaç hafta sürecek hem müzikal hem de görsel bir şölene dönüşebileceğine ve halkın heyecanını bu yarışmaya katmanın şart olduğuna inanıyorum. Halktan kopuk Eurovision elemeleri yapılmamalı.
Benim önerim hem daha sağlıklı ve beste üretimini arttıracak bir yarışma biçimi, hem de müzik sektörüne hareket getirebilecek, halkın enerjisini akıtabileceği bir müzik şöleni yaratmak üzerine...
***
Karşı olduğum düşünce biçimi ise: "Ne gerek var. Eurovision'a niye katılıyoruz ki" fikri... Umarım hiç bir TRT yönetimi böylesine sığ bir düşünceye prim vermez...