İnsan yaşamının en önemli özelliklerinden birisi; diğer bireylerle etkileşime ve iletişime geçebilme becerisidir. Kaldı ki insan sosyal bir varlıktır. Doğasında diğer insanlarla iletişim kurmak zaten vardır. Bireylerin gündelik yaşamlarında zaman zaman zorluklarla, problemlerle karşılaşmaları son derece doğaldır. Bir birey karşılaşmış olduğu sorunlarla ve problemlerle mücadele ederek onların üstesinden gelmeye çalışır. Bireyin problem karşısındaki mücadelesi kendi savaşıdır. Ve yaklaşık 4 yaşından itibaren birey kendi yaşına özgü yaşamış olduğu problemleri kendine öğretilen yöntemlerle çözmeye başlar. 4 yaşındaki bir çocuk kendi dünyasında öğretmenleriyle, arkadaşlarıyla ve ailesiyle karşılaştığı sorunları ebeveynlerini model alarak çözmeye başlar. Anne-babaların sergiledikleri farklı problem çözme becerileri yani tutumları çocukların da problem çözme becerilerini doğrudan etkiler.
Yapılan araştırmaların sonucuna bakarsak; anne- babaların çocuk yetiştirme tutumlarının çocukların problem çözme becerilerini etkilediğini de gözlemleriz.
Aşırı koruyucu ebeveynler; çocukların psikososyal temelli problem becerisini etkilemektedir. Yani çocuk aşırı koruyucu ortamda büyüdüğünde kendi sosyal çevresinde problem çözme becerilerinde sorunlar yaşamaktadır.
Ev kadınlığı rolünü rededetme, aile içi geçimsizlik, baskı- disiplin ortamı gibi ortamlarda çocukların problem çözme becerileri yine olumsuz etkilenmektedir.
Çocuğunuzun problem çözme becerilerini geliştirmek istiyorsunuz çünkü gördünüz ki şimdiye kadar onu korumanız, hassas davranmanız çok da işe yaramadı. Çocuğunuz şikayet eden, mızmızlanan ve okulda kaygı dolu bir çocuk haline geldi. Peki bu durumu değiştirebilir misiniz?
Elbette değiştirebilirsiniz ama bu zaman alacak çünkü değiştirmeye çocuğunuzdan değil kendi anne-baba tutumlarınızdan başlamalısınız. Aşağıda problem çözümüne yönelik çocuğunuza ve size yardımcı olmak için birkaç önerim var.
6 ADIMDA ÇÖZÜM
Çocuğunuz size bir sorun anlatıyor; sınıftaki arkadaşlarından biriyle olan sorununu.
Önce onu dinleyin ve kesinlikle hiçbir yorumda bulunmayın. "Duy dinle yorumla" metodu
Önce sorunun ne olduğunu anlamalısınız bunun için de onu duymalı ve dinlemelisiniz. Sorunu anlatırken ne istiyor, neye ihtiyacı var?
Çocuğunuzun aktardıklarının bittiğine emin olduktan sonra ona "seni anlıyorum sen bana söyledin" diyerek anlattıklarını birkaç cümle ile özetleyin.
Çocuğunuzun yaşadığı durumla ilgili ne düşündüğünüzü çocuğunuza söylemeden önce uygun çözümler için çocuğunuzla birlikte bir liste yapın. Ve yaptığınız listede maddelerinizin karşısına ne yaparsa nasıl hissedeceğini not edin.
Çocuğunuza bu listeyi gözden geçirmesi ve en uygun çözümü bulması için zaman tanıyın. En uygun çözümü bulup geldiğinde aslında bulduğu çözüm uygun değilse ona bunun neden uygun olmadığını öğüt vermeden kısa cümle ile anlatın ve en uygun çözüm üstünde bir daha düşünmesini isteyin.
Çocuğunuzun hayatını kolaylaştırmak istediğinizi biliyorum ancak unutmayın kolaylaştırmak bir çözüm değildir. Uygun olan; onun kendi çözümlerini bulmasını sağlamaktır. Ve bulduğu çözümler sosyal yaşamda ona fayda sağlamalıdır.
Şöyle ki; çocuğunuza cırt cırtlı ayakkabı giydirmektense bağcıklı ayakkabı giydirmeyi tercih edin. Okul çantasını hazırlamayın onun hazırlamasını sağlayın. Okul notlarının peşinden siz koşmayın bırakın o öğrensin. Çocuğunuz matematikten 2 aldığında bunun için siz üzülür ve problemi çözmeye siz uğraşırsanız çocuğunuz 2 almış olmanın üzüntüsünü yaşayamaz ki..
BEYİN FIRTINASI
Problem çözme becerisi puanı yükseldiğinde ebeveyn olarak kendinize şu soruları sorunuz...
1. Çocuğum kendine ait olan görevlerinin farkında mı?
2. Peki ben kendime ait olan görevlerimin farkındayım?
3. Çocuğuma kendine ait olan görevleri yapması için fırsat tanıyor muyum?
4. Çocuğuma ait olan problemleri kim çözüyor? Ben mi çözüyorum? Çocuğum kendi problemini kendi çözebiliyor mu?
5. ÇocuğumUN kendi problemlerini çözebileceğine inanıyor muyum?
Çocuklar kendilerine ait olan görevleri yerine getirdiklerinde kendilerine olan güvenleri artar. Problemleriyle başaçıkarak da mücadele etme becerisini kazanırlar. Aksi durumda yani bir çocuğa bu becerileri kazanmasına fırsat vermiyorsak çocuk yetersizlik duyguları içinde boğulur ve bu duyguyu hissetmesine sebep olan aile üyesine öfke duyar ve sıklıkla onunla çatışır.