Önceki gece Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu'nda, Ali Poyrazoğlu'nun yazıp yönettiği, içinde ünlü mizahçımız Aziz Nesin'in öykülerinden oyunlaştırmalara da yer verilen 'Tanımadığım Adamlar'ı izledim. Üç günlüğüne İzmir'e gelen gösterinin son temsili bu gece saat 21.00'de... Kahkaha tufanına kapılmak isteyen Poyrazoğlu hayranları treni kaçırmasın. Baştan söyleyelim...
***
Poyrazoğlu'nun 'Tak Tak Takıntı'da yarattığı Ermeni Madam Arşaluz Taşaklıyan karakteri, bu oyunda Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'ndan kovulduktan sonra yarı deli bir halde sokaklarda dolaşırken bulunarak kliniğe kapatılmış bir tip olarak karşımıza çıkıyor.
Kendisini, tedavi gördüğü Orostopontopolis Tımarhanesi'nin genel sanat yönetmeni ilan eden, Monte Carlo'da oynamakla övünüp duran Madam Taşaklıyan, Alzheimer yüzünden sık sık unutkanlık nöbetleri geçiren zavallı bir kadındır aslında.
***
Madam, buradaki hastalardan kurduğu tiyatro topluluğuyla, onları saplantılarından uzaklaştırmakta kullanılan 'psikodrama' tekniğiyle hazırlanmış '7 numaralı koğuş müsameresi'ni sahneye koyuyor. Oyunda rol alan hastalar, çeşitli nedenlerle aklını kaçırmalarına yol açan sorunlarını içlerine gömmüş, görünmez bir zırh gibi çevrelerini kuşatan daireler çizerek ruhlarını yalnızlığa mahkum etmiş bireylerdir.
Psikodrama ise tiyatronun sihirli eliyle, onları dış dünyadan yalıtan dairelerin içinden çekip kurtarmayı amaçlamaktadır. Bu sayede hastalar, bilinçaltında saklanan 'tanımadıkları adamları' ortaya çıkaracak, onlarla yüzleşmeyi öğrenecek, aralarındaki ilişkileri geliştirerek sosyalleşme yolunda adım atacaklardır.
***
Peki, içimizde gizlenen ve bugünkü davranışlarımızın sorumlusu olan 'tanımadığımız adamları' ortaya çıkarmaya sadece ruh hastalarının mı ihtiyacı var? Tam tersine... Usta tiyatrocu Ali Poyrazoğlu oyunda öyle sahnelere yer veriyor ki, bir yandan gülmekten kırılan izleyici, diğer yandan sahnede kendisinden ipuçları yakalayarak çaktırmadan bilinçaltını yoklamaya başlıyor. Çünkü birer lego gibi şimdiki kişiliğimizin parçalarını oluşturan, birbirinden farklı, birbiriyle çatışan 'tanımadığımız adamlar'dan kaçtıkça, içine hapsolduğumuz daireler yaratıyoruz, kendimizi ötekileştiriyoruz.
***
Oyunda her küfürlü konuşmanın ucu politik taşlamaya, her esprinin yönü yergide bulunmaya, yapılan her şakanın uzantısı toplumu sorgulamaya dönüşüveriyor. Örneğin insanlar Madam Taşaklıyan'a gülerken, "Hadi o Alzheimer hastası. Ya toplum nasıl bir unutkanlık hastalığına kapılabiliyor böyle? Yapılanları nasıl hafızadan silebiliyor" diye yapıştırıyor soruyu Ali Poyrazoğlu...
Oyun süresince seyirciyle epik bir bağ kurmayı başaran Poyrazoğlu, sahnedeki kişilerin gerçek kimliği ile geçirdikleri değişimi daha iyi kavramamızı sağlıyor.
Çıkışta kendisiyle sohbet etme imkanı buldum. Bir yılda hazırlanmış 'Tanımadığım Adamlar'... Poyrazoğlu, oyundaki psikolojik derinliği ustaca yansıtabilmek için 'psikanaliz' ile ilgili onlarca kitap okuduğunu ve birçok hocayla konuştuğunu söyledi. Fazlasıyla değmiş...
***
Madam Arşaluz Taşaklıyan rolünün yanı sıra değişik yaşlarda kadın kılıklarına bürünen Poyrazoğlu başta, oyunda rol alan Bülent Kayabaş, Özdemir Çiftçioğlu, Suat Ünaldı, Burak Alkaş, Ümit Kantarcılar ve Hüseyin Kara'nın oyunculuk performansları muhteşemdi.
Hastaların rol ve kimliklerini yansıtan ilginç, renkli ve kimi yerde abartılı kostümler de 'Orostopontopolis Tımarhanesi'nin dokusuna cuk oturmuş. Hem çılgınca hem de bir görsel zevk katıyor 'Tanımadığım Adamlar'a...
Ve dekor... Tamamen Altan Erbulak ustanın çizgi dünyasından fırlayan karikatürlerden oluşuyor. Altan Erbulak, bir direğin üzerindeki kendi karikatürüyle 'Ben de buradayım' diyor. Ya siz neredesiniz?