Diş ve dişeti arasındaki ceplere yerleşen mikroorganizmalar, yanlış fırçalama yapılırsa dişeti cebine gönderilen yiyecek artıkları ile beslenerek diştaşı oluşumunu hızlandırıyor
Diş Hekimi Ufuk Tiyanşan'a göre sadece dişin görünen yüzeylerinin bembeyaz olması dişlerin sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor: "Çoğu birey en iyi diş macunları ve fırçalara rağmen, hatta ara yüz fırçaları bile kullanıyor olsa bir şeyleri eksik yapıyor. Çünkü dişin parladığını, görsel olarak temiz olduğunu görünce bu işi de dört dörtlük yaptığını düşünüyor. Bunun böyle olmadığını da ancak biz diş hekimleri yakalayabiliyoruz..."
-Yanlış fırçalama nasıl oluyor ve fırçalamayı yanlış yaparsak, ağız ve diş sağlığımız bundan nasıl etkileniyor?
Dişi çene kemiğine bağlayan diş ve dişeti arasında, dişeti cebi dediğimiz bir bölüm var. En iyi ürünleri de kullansanız fırçalama tekniğini bilmiyorsanız bu cepleri temizleyemezsiniz.
Ya da cebe tam tersi dairesel hareketlerle fırçalama yapıyorsanız veya fırçayı sürekli yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya kullanıyorsanız dişeti cebi dediğimiz normalde 2,2 buçuk milim derinliğindeki o alanın içerisine mikroorganizmaları gönderiyorsunuz demektir.
-Doğru fırçalama için fırçanın yönü nasıl olmalı?
Çok basit bir mantık; yönünüz daima kırmızıdan beyaza doğru olacak, beyazdan kırmızıya değil. Ya da üst dişleri fırçalıyorsak yukarıdan aşağıya süpürme hareketi, alt çenede de aşağıdan yukarı doğru bir süpürme hareketi yapacağız.
Bu çok önemli çünkü, yukarı aşağı fırçalarsak mikroorganizmalıp tekrar diş eti cebinin içerisine veriyoruz. Görünen yüzeyler parlak, görüntü de güzel olunca sonuç gayet güzel sanıyoruz. Ama dişetinin altına gönderdiğiniz yemek artığı organik ürünler, ağız içindeki mikroorganizmaları besliyor. Vücudumuzda mikroorganizmanın en yoğun olduğu bölgenin ağzımızın içi olduğunu unutmamalıyız. Bu mikroorganizmalara da yaşamaları için yiyecek lazım. Siz fırçaladım derken besini oraya gönderiyorsunuz, besini de alan mikroorganizma orada yaşamaya devam ediyor.
ASİT BIRAKIYORLAR
-Ağzımızdaki mikroorganizmalara yanlış fırçalama ile besin artığı gönderince ne oluyor?
Genel kural olarak her canlı nasıl besin alıyorsa, o besini de çıkarır. Mikroorganizmada son ürün asit olarak çıkıyor, bu asit de mine üzerinde tahribata yol açıyor ve bunlar koloni şeklinde oraya yerleşmeye başlıyorlar. Tartar, yani diştaşı dediğimiz oluşumların taşla hiçbir ilgisi yoktur. Hep mikroorganizmaların oluşturduğu yapılardır. Sonuçta sürekli asit üreten, dişetine, mineye, çene kemiğine zarar veren mikroorganizmalar ve ağzınızda kalan yiyecek artığının en son ürünü olan asitler dişlerinize zarar verecektir. Onun için diş fırçalama tekniği çok önemli.
DİŞİN 5 BOYUTU VAR
-Dişleri kırmızıdan beyaza kuralı ile fırçalamak yeterli mi?
Kırmızıdan beyaza prensibi de yetmiyor. Dişin 5 boyutu olduğunu unutmayalım. Dişin içte, yanlarda ve çiğneyici yüzeyleri de tek tek süpürme hareketi ile temizlenmeli. Günde bir kez de diş ipi kullanarak tüm dişlerin ara yüzeylerindeki hijyen sağlanmalı. Bu temizliği günde bir kez de ağız gargaraları ile desteklersek ağızdaki hijyeni ve temizliği korumuş oluruz.
-Fırçayı sağa ve sola hareketi ile kullanmak da zarar veriyor mu dişlere?
Sağ sol fırçalamak da zararlı. Yönümüz daima kırmızıdan beyaza olacak. Fırçayı sağa sola hareket ettirirsek hem mine ve dişeti üzerinde tahribata yol açıyoruz, hem de yiyecek artıklarını dişeti cebine göndererek ağız içinde yerleşmiş mikroorganizmaları beslemiş oluyoruz. Fırçalamadaki yanlışlıklardan kaynaklanan mine erimeleri ve dişeti hassasiyetleri oluyor. Bu nedenle işin tekniği çok önemli. Ayrıca fırçayı da 45 derecelik açı ile tutmamız gerekiyor.
-Diş fırçalarken ne kadar macun kullanılmalı?
Reklamlarda gördüğümüz kadar çok değil, leblebi hatta yarısı kadar macunu sulandırdıktan sonra fırçalamak en doğrusu. Ayrıca, özellikle asitli kolalı yiyecek içeceklerden sonra hiçbir şey yapamasak bile ağzımızı su ile çalkalamak önemli.
-Günde kaç kez ağız ve diş temizliği yapılmalı?
Sabahları kalkınca iyi bir ağız çalkalaması, ardından kahvaltıdan sonra 2 dakika diş fırçalama, yine öğle yemeğinden sonra diş fırçalama çok yararlı olacaktır. Çünkü iki diş fırçalama arasında altı saatlik periyodu da aşmamak lazım. İki fırçalama arasındaki süre 6 saati aşarsa, bir da bilinçsiz fırçalama olursa bir şekilde mikroorganizma ağız içinde yerleşme eğilimine girer. Plak oluşumu için 6 saatlik süre yeterli. Daha sonra akşam yemeğinden sonra fırçalama ve en önemlisi mutlaka gece yatarken fırçalama yapılmalı.
Bazı evlerde akşam yemeği erken yeniliyor ve yemekten sonra tatlı, meyve, çerez, kolalı içecekler vs tüketiliyor. Bireyler "Nasıl olsa yemekten sonra dişimi fırçaladım. Bir şey olmaz" mantığıyla dişlerini fırçalamadan yatabiliyor. Bu yapılmamalı. Bugün çoğumuz sabah çıkarken, bir de akşam diş fırçalıyor. Kötünün iyisi. Daha iyisi için çantanızda, ofisinizde fırça ve diş macunu bulundurabilirsiniz. Hiçbir şey yapamadınız, çok iyi bir ağız çalkalaması da hijyen sağlar.
-Ağız duşlarını öneriyor musunuz?
Kesinlikle öneriyorum. Bu cihazları özellikle implant hastalarına öneriyoruz. Çünkü implant ve üzerine yerleştirdiğiniz dişlere yiyecek artıkları ve mikroorganizmalar kendi doğal dişinizden daha kolay yapışabiliyor. Aslında işin özü şu: Her klinikte her hekimin kullandığı hava-su spreyleri vardır. Rutin kontrollerde bu temizlik yapılır. Ağız duşu da, basınçlı su sayesinde bu işe yarıyor. Hatta içerisinde yarı yarıya ağız gargarası ve su konulabilir. Böylece fırçanın ulaşamadığı yerlerde de tam bir temizlik sağlanmış olur.
Kalkar kalkmaz ağız çalkalanmalı
-Sabah ilk fırçalama kahvaltıdan sonra mı, uyandıktan hemen sonra mı yapılmalı?
Özellikle ilk kalktığımızda ağız temizliği yapmak çok önemli. Çünkü ağzı florasının en kötü olduğu zaman sabah kalktığımızdır. Ağzımız o haldeyken yapacağımız sabah kahvaltısı ile, o ağız florasının içerisindeki mikroorganizmayı da bir şekilde harmanlayıp mideye gönderiyoruz. Fırçalamasak bile kalkar kalkmaz iyi bir ağız çalkalaması ve tükürmek, ağız florasını biraz daha dengeli hale getiriyor. Çünkü gece ağzımız kapalı. Bu sırada ağzımızda "aneorob" dediğimiz mikroorganizmalar ürüyor. Ki en büyük patojenler, yani hastalık yapıcı mikroorganizmalar bunlar. Sabahları ağzımızı çalkalamakla sudaki oksijen sayesinde o aneorobları ağzımızdan uzaklaştırabiliriz.