"Batılıların bizi algılama şekli ne zaman değişecek?"
Bu soruyu NTV'nin deneyimli sunucusu Oğuz Haksever sordu geçen gün, İrlanda'da sokaklara asılan bir afişte, Türkiye'yi hindiye benzetmeleri üzerine...
Yani dalga geçmişler düpedüz...
Bu bir şey değil ki, Avrupa ülkelerinde de, ABD'de de, genellikle basın yoluyla az mı haritada böldüler bizi, Güneydoğu'yu "Kürdistan" diye resmederek...
Bu da küfür düpedüz.
Neden dersiniz bütün bunlar?..
Kendimizi iyi tanıtamıyoruz, bu bir.
Avrupa'da yaşayan Türkler de dahil, Avrupalı'nın toplumsal yaşamına aykırı duruyoruz, bu iki...
Onlara benzemek isterken, bir çuval inciri berbat ediyoruz, bu üç...
İşte üç temel nokta...
***
Oysa, dünyanın en güçlü ordularından birine sahibiz.
En genç ve dirençli nüfus da bizde...
Bir de üstüne, dünyanın en bereketli toprakları, en haşmetli güneşi, en güzel denizi de bize ait...
AB'ye alsalar, onlar da fazlasına sahip olacak.
Peki nedir bu kin, bu nefret; nedir Türkiye'den istedikleri?
Bir tek yanıtı var bu sorunun, toplumsal bilinç eksiğimiz var.
Ne kendimizi anlatmayı ne de tanıtmayı beceriyoruz, çünkü hala birbirimizle barışık değiliz.
***
Bu ülkenin Kültür ve Turizm Bakanı da görmüş bu gerçeği; "Dünya Türkiye'yi, bugüne kadar masal diyarı olarak tanımış, oryantal figürleriyle bezenmiş bir Ortadoğu ülkesi gibi... Tanıtımda çok yanlışlar yapmışız. Bunu değiştireceğiz."
Aynen öyle...
Bakan Ertuğrul Günay şunu demek istiyor kısaca..
Modern bir ülke olduğumuzu unutmuş, Arap'ın silüetlerini satmaya çalışmışız.
Ortada bir dansöz, çevresinde baklava börek...
Oysa Türkiye, bu değil...
Dünyanın, tarihsel zenginliği olan yegane ülkesi, üstelik en eski çağlardan başlayarak... Koruyabildik mi o eserleri?
Laikliği, her şeyi pahasına yaşayan tek Müslüman ülke her şeyden önce...
Ötesinde, Atatürk gibi, örnek bir lidere de sahip...
Satabildik mi bunları, hayır...
İşin kolayına kaçıp Arap'ın yalellesinden medet umduk, sonuç budur.
Yalan mı?
***
Küba ufacık bir ülke, Castro'su, Che Guevara'sıyla, turizm zengini... Özellikle Che, dünyada idol şimdi...
Gençler, onun resimleriyle süslü kazakları giyiyor, onun şarkılarını dinliyor, ondan feyz alıyor.
Che, Küba devriminin baş mimarlarından... Ülkesinden Amerikalıları kovdu, şimdi Amerikalı gençler, Che'nin tişörtünü giyiyor!
Küba başarmış onu satmakla, peki biz Atatürk'ü tanıtabildik mi dünyaya?
Emperyalizme kafa tutan, bir ülkeyi bağımsızlığa kavuşturan, ideoloji değil, demokrasiyi savunan bir lideri dünyaya anlatabildik mi?
Hayır çünkü, O'nu da iç çekişmelere kurban ettik. Bu yüzden laiki de, milliyetçisi de, solcusu da, sağcısı da bir tarafından çekti; eğdi, büktü. Değerlerine laf ettirdi, 2. Cumhuriyetçi'lere kucak açtı.
Bir büyük lideri bile korumayı beceremedik, ötesini siz düşünün...
***
İşi sil baştan, yeniden planlamanın zamanı geldi de geçiyor bile...
Önce şunu bileceğiz; biz Arap gelenekleriyle Müslümanlığı yaşamak zorunda alan bir ülke değiliz.
Biz Türkiye'yiz.
Laik, aydın, cömert, dost, mert, prensip sahibi...
Dansöz oynata oynata almışlar kimliğimizi bizden... Bu yoldan geri dönüşüm şart.
Çünkü, Türk ile Arap zıt iki karakter...
***
Biz tarihi zenginliği yakıp yıkan değil; onaran, sahip çıkan olmalıyız.
Türkçe onurumuz; onu ezdirmeden, yabancı dile evet. Yani Bodrum'a gelip de tabelasında 'shop" sözcüğünü görenin, saygısı kalır mı geldiği ülkeye?
Bu arada genç bir kızı görünce; şebelek, ağzının suyu akan değil, "bilinçli" insanlardan oluşmalıyız.
Osmanlı tarihimiz evet, ama çağdaş bir ülkeyiz artık, sık sık bu vurgulanmalı...
Bir yerde Mehter marşı çalırken, öte yandan ünlü bir sanatçımız piyanosuyla Bach yorumlamalı mesela...
Türkiye'nin yedi ayrı bölgesi de, ayrı doğal ve tarihi zenginliğe sahip... Her birinin bir sloganı olmalı...
Üstelik, üç dinin de kesiştiği şehirlere sahibiz, İzmir'e, İstanbul'a...
Oryantal havadan çıkıp modern yüzümüzü gösterirsek dünyaya, saygınlığımız da artar...
İşte o zaman kimse dalga geçemez bizimle...
Yeter ki, Avrupa'da yaşayan Türkler de, "Kara çarşaf" inadından vazgeçip eşlerine "Atatürk kadını" kimliğini kazandırsınlar.
Zira, çağdaş çizgi artı puandır, "aydınlıktır".
SÖZÜN ÖZÜ
İnsanların hırsı ve tamahı, mesut olmamalarının tek sebebidir.
Fenelon
Gördünüz mü?
Sizi bilmem ama..
Ben izledim ve bir Egeli olarak gurur duydum. Hayır, ne Kanal D'de, ne atv'de; ne Show'da ne de Fox'ta...
Bizde, bize özgü...
O yüzde yüz yerli, yüzde yüz Egeli... Hem yayın politikası hem haberci kimliğiyle...
Sözünü ettiğim, Yeni Asır TV...
Hani o her sabah "güvenle", "saygıyla" açıp, günlük gelişmeleri izlediğiniz kanal...
Yeni yayın dönemiyle ilgili öyle bir tanıtım filmi yapmışlar ki, parmak ısırttılar bana...
O ne zarafet, o ne teknik ustalık...
***
"Söylediğin şeye bak, verirsin bir reklam ajansına, sana alasını yapar, İzmir'de yok mu sanki..."
Evet doğru alası var; ama onlar gibi usta, onlar gibi objektif, onlar gibi coşku yüklü, ancak çok az bir maliyete hazırlamak da bu televizyon kanalı çalışanlarının gururu...
Başta Rengin Aslan olmak üzere... O, bu projenin mimarı... Ki böyle mükemmel olması için nasıl savaştığını ben biliyorum; ayrıca tüm ekibin emeği ve alınteri de var.
Tanıtım filminin çekimleri, montajı, tasarımı, hepsi bu kanalın emekçilerinin ürünü...
***
Kameramanlar, grafikerler, kurgu elemanları, gece gündüz çalışmışlar, en iyisini ortaya çıkarmışlar.
Sözün özü...
Ulusal kanalların milyon dolarlara hazırlattığı bir projeyi sırtladılar, yarattılar; şimdi tebrikleri kabul ediyorlar.
Haklarıdır, bu övgü onların...
Hem sonra, laf aramızda, kanalda bomba bir programlar da var yeni dönemde...
Ve gurur duyacağınız yerel bir kanal...
Daha da ötesi o, sizden bir parça.
Bedavaya alışırsa!
Tiyatro sanatçısı Altan Erkekli, Seda Akgül'ün programı Aramızda Kalsın'da, İstanbul'da birçok kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açan sel felaketinden sonra bazı kişilerin, sadece çevre ilçelerden değil, başka illerden de gelerek çevreye saçılan malları yağmalamasına tepki gösterdi ve şu soruyu yöneltti:
"Ölmüş kamyon şoförünün sorumluluğunda olan malı alıp da 'Suya gideceği yerde bizim eve gitsin' diyecek kadar acımasız olunur mu?"
Ben yanıtlayayım:
-Siyaset halkı bedavacılığa alıştırır, utanma duygusunu da yok ederse olacağı bu...
Ne ekersen onu biçersin.