• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Bilinçli toplumu hiçbir güç yıkamaz HÜROL DAĞDELEN

Bilinçli toplumu hiçbir güç yıkamaz

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18 Kasım 2009, 17:08
Şu son yaşananlardan sonra, bu tespiti yapmamız yanlış olmaz:
Bunaldık, sonuçta bir başkasına güvenimiz kalmadı.
Sağımızdan solumuza, önümüzden arkamızda, her şeye, herkese kuşkuyla bakar olduk.
Şüphe toplumu olduk.
Yani birileri, iletişimin ayyuka çıktığı bir çağda, elde avuçta kalmış bir sevgi toplumunu, kuşku yumağıyla sardı.
Üstelik tuzaklar, her kesimden geldi; amaç bu dünyanın en güzel ülkesinde yaşayan insanları, birbirine yabancılaştırmaktı.
Ne yazik ki başardılar.
Son gelişmeler, aynası bu tanımlamanın...
***
Toplumun üzerine karabasan gibi örten şüphe perdesini ilmik ilmik ören gücün aslında yabancısı değiliz.
Sık sık, üzerimizde deniyorlar emellerini...
Geçmişe dönün şöyle bir; toplumu kışkırtan 60'lı, 70'li yıllara, 90'lara, 2000'lere...
Tam huzura erdiğimiz anda, ipin bir ucundan tutup, toplumu geren bazı "tahrikçiler", bu güzelim yurdu hep kana buladılar.
Kardeşi kardeşe kırdırdılar.
Hepsini ağır bedeller ödeyerek, atlattık. Cumhuriyeti, laikliği, özgürlüğü her daim koruduk, şehitler vere vere...
Yani hep savaştık.
Ama böylesi bir kavgaya hiç tanık olmamıştık.
Türk insanını şüphe kaosuna sokan, dedikodu patentli, kalleş ve tanımsız bir güç, artık tüm değerlere saldırıyor edepsizce...
Bunun içinde her yolu deniyor; iletişimi, politikayı, etnik kimliği, toplumsal duyarlılığı...
Saldırı da, hep buralardan gelişiyor.
***
İş, yine "sağduyuya" düşüyor, bu ayak oyunlarına gelmemeye...
Kardeşini bile kendisine düşman eden zihniyete karşı çıkarak, yurdunu ve tüm değerlerini koruyacak olan Türk insanın "mücadele rehberi", bir usta savaşçı, bir dünya lideri, büyük bir devlet adamının o sözlerinden geliyor. Yani Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin can damarı olan o sözler:
"Ey Türk İstikbalinin Evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
İşareti, yüce Atam, 90 yıl önce vermiş...
Bize kalan, o güce inanmak...
***
Bazıları, Atatürk'ün "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur" tanımlaması "şövence" bulur...
Oysa gerçek anlamı hiç de öyle değil! O söz demokrasinin tek güvencesi "toplumsal bilinç"in en güzel tanımıdır.
O'nun damardaki "asil kan" vurgusu, budur.
İşte bu nedenledir ki, yılgınlığa hakkımız yok, şüpheyle yaşamaya hiç...
Toplumsal bilinci hiçbir güç yıkamaz, gururuyla oynayamaz. O güç dedikodu, fitre üretmeye izin vermez.
O halde yine el ele, yürek yüreğe... Tıpkı 1919'da olduğu gibi.
Göğsünüzü gere gere "Atatürk'çüyüm" deyin, "Türküm" deyin, dolduruşa gelmeyin.
Zira bu psikolojik savaşa karşı durmanın yolu, kararlı bir toplumdur. Hiçbir güç yıkamaz.
Asıl "hedef" budur.

Müze, iyi fikir
Ülkemizde nice değer, kara toprağa karıştıktan sonra, unutuldu gitti. Çoğunun adı bile hatırlanmıyor.
Necdet Tosun'u hatırlayan var mı ya da Vahi Öz'ü...
Ya da Adile Naşit'i, Safiye Ayla'yı...
Ailesi, ölüm yıldönümünde, basına haber verir, mezarı başında tören düzenlerse ne ala...
Yoksa, giden gittiğiyle kalıyor. Bu gerçek. Ne para, ne pul, ne şöhret artık, onun şanı değil...
Oysa, hepsinin de topluma kattığı, güzellikler, heyecanlar, değerler zinciri vardı.
Örneğin Kemal Sunal...
Türkiye'nin sinema perdesindeki Aziz Nesin'iydi. Topluma perdeden gerceğini yansıtıyordu.
Ölümünün üzerinden bu kadar zaman geçti ama unutulmuyor.
Çünkü onu "yaşatan" bir eşi ve çocukları var.
***
Oğlu Ali Sunal, artık başarılı bir oyuncu... Hal ve hareketleri ne kadar babasını andırsa da, özünde farklı bir karaktere sahip.
Geçen gün NTV'de Yekta Kopan'ın konuğuydu.
Babasının topluma mal olduğunu, onun değerlerini yaşatmanın görevleri olduğunu belirten Ali Sunal, "Onun adına bir müze açmayı düşünüyoruz. Nerede kurulacağına karar verme aşamasındayız. Bu sene 65. doğumgünü ve 10. ölüm yıldönümü. Bu yüzden bu sene bir şey yapmaya kararlıyız ama nerede olacağı konuşuluyor. Müzede babamın kullandığı birçok kostüm ve aksesuar da sergilenecek" dedi.
Sunal bu arada bir başka gerçeği de dile getirdi, laf arasında:
"Kaybettiğimizi kimse kabul etmediği için hala Kemal Sunal ile film çekmek isteyen insanlar var."
Haklı, ben de o insanlar arasındayım hala... Bir türlü ölümünü kabullenemedim.
Ama yok işte, gerçek bu... Filmleriyle yaşatıyoruz onu yüreklerde...
Ama bu müze, kuşaklar boyu çok özel bir hatıra olacak milyonlara...

SON NOKTA
Bir öğretmen ebediyete hükmeden insandır. Tesirlerinin nerede biteceği asla bilinemez.
Henry Adams
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.