Hiç unutmam, gazeteciliğe başladığım ilk günler, sene 1989... Mesleğe alışma devresindeyim henüz... Magazin şefim Bülent Peker, Fransızca gazeteleri, dergileri yığıyor önüme...
Magazin haberlerini, Fransız yıldızların aşklarını en kısa sürede çevirip yetiştireceğim Bülent Bey'e...
O zaman internet yok ki!
***
Meraklı bir çift göz beni gözlüyor uzaktan, bilgisayar başındaki her hareketimi inceliyor, ciddiyetimi ölçüyor sanki...
Bir, iki gün böyle geçiyor; sonra bir gün yanıma geliyor elinde bir magazin haberi ve sevimli tavrıyla, "Hürol Bey, rica etsem, bunu bana çevirebilir misin? Köşemde kullanacağım da" diyor.
İşte o gün tanıştık Türkan Kasapoğlu ile... Kısa sürede etle kemik gibi olduk.
Rahmetli müthiş bir kadındı. İşinin aşığı bir insandı. Tek kusuru ölümüne yol açan sigarayı, çok içmesiydi. Sigara onun ayrılmaz bir parçasıydı.
Haber yapıyor, köşe yazıyor ve önemli bir görevi de üstleniyordu, Yeni Asır Kadın Dünyası'nı yönetmek...
***
Türkan Kasapoğlu civa gibi bir insandı, mesleğini hep dolu dolu yaşadı. Kadının bilinçlenmesine özel önem verdi.
Kurucusu olduğu Kadın Dünyası'nın her üyesini tanıyor, özelliklerini biliyordu.
Egeli kadınların, düzenlediği her panele katılımını sağlıyor, sık sık onlarla birlikte oluyor, sorunlarını paylaşıyor, düzenlenen gezilerde üyelerinin İzmir'i, Ege'yi daha yakından tanımasına öncülük ediyordu.
Tutkulu ama sevimli bir insandı.
Bir gün temellerini attığı Kadın Dünyası'nı zirvede bırakmak zorunda kaldı. Çünkü, en yakın dostu sigara (!) onu sağlığından etmiş, günlerce hastanede tedavi görmesi bile onu eski günlerine döndürememişti.
Ecel, aramızdan aldı bir gün Türkan Abla'yı, o acı günde yaşadıklarım hala belleğimde...
***
İşte Aysel Hitay, böyle bir liderin ardından geldi göreve... Kadın Dünyası'nın yeni yönetmeni oldu. Yıllarca Türkan Kasapoğlu ile el ele, gönül gönüle çalışmıştı. Özellikle derneğin gezi etkinliklerini Türkan Abla ona emanet etmişti. Kasapoğlu'nun fikirlerini çok iyi biliyordu, kafasından geçenleri, yapmak istediklerini özümsemişti.
Hitay önce Türkan Kasapoğlu'nun ölümüyle moral çöküntüsü içinde olan Kadın Dünyası'nı "ustalıkla" toparladı.
Bunu yakından izlemiş biriyim.
Yapıcı kişiliği ve yaratıcı fikirleriyle, kısa sürede Egeli kadınların lideri konumuna geldi.
Türkan Kasapoğlu'nun yanında yetişmesinin meyvelerini birer birer topladı. Üyelerini ezdirmedi, her biri için abla, kardeş oldu.
Sağlık panelleri düzenledi, gezilere büyük önem verdi, üyelerin kaynaşması için çok çalıştı.
Her zaman zarifti. Bu yönüyle Çağdaş Türk kadınının portresiydi.
Emekleri hiç boşa gitmedi; Kadın Dünyası, onun döneminde yine zirveye çıktı.
Ancak herşeyin olduğu gibi onun da bir sonu vardı.
***
Aysel Hitay, yıllarca özveriyle çalıştığı Yeni Asır Kadın Dünyası Yönetmenliği görevini, yakın bir zamanda, İzmir'de çok sevilen bir sivil toplum lideri olan Fatma Dayıoğlu'na bıraktı.
Fatma Dayıoğlu da, Kadın Dünyası üyeleriyle birlikte ilk ziyaretini Anıtkabir'e gerçekleştirdi, ulu önder Atatürk'e saygılarını, sevgilerini sundu, önemli bir mesaj verdi.
***
Benim burada vurgulamak istediğim, yıllarca görev yaptığı kurumdan Aysel Hitay'ın aldığı plaket...
Onun çok büyük değeri var.
Bu özel bir an.
Emeklerinizin hiç boşa gitmediğini yansıtan vefa duygusu...
Yeni Asır Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı'dan önceki gün plaketini alırken, mutlulukla objektife gülümsüyordu Aysel Hitay...
Onun hayatındaki bu en özel anını, Türkan Kasapoğlu'nun da bir köşeden keyifle izlediğine eminim.
Ne büyük onur değil mi?
Varsa yoksa şarkı, dans
Acun Ilıcalı'nın "Yetenek Sizsiniz Türkiye" yarışması evet tuttu; izleyiciye kendini sevdirdi ama hala bir eksik var:
Yeteneği algılama biçimimiz.
Nedense, yetenek deyince aklımıza hep şarkı söylemek, dans etmek geliyor.
Bu yüzden yarışma, bir şarkı yarışmasına dönüşmüş durumda.
Oysa ben bir izleyici olarak, heykel yapan, resim betimleyen çok yetenekleri insanları da görmek istiyorum sahnede...
Bizleri şaşırtsın, örnek olsun.
***
Çünkü yarışmanın dünyadaki formatında ağırlık şarkı değil, görsel sanat üzerine...
Sanatçılar, o kısa sürede öyle güzel çalışmalar yapıyor ki, ağzım açık kalıyor!
Bize gelince şarkı, dans...
Arada bir-iki farklı şey çıksa da, öncelik yine onlarda...
Bu sanata bakışımızı da ortaya koyuyor ayrıca:
Şarkı oku, seksi dans et; şöhret ol.
Heykel yap, resim çiz, anlık başarılarla övün.
***
Yani, sanatla bağımız hala kopuk. Çünkü anne ve babalar, çocuklarının yeteneğini görsel sanatla değil de şarkı ve dansla sınırlıyor.
Ne büyük bir yanılgı.
Atatürk'ün dediği gibi, "Sanatı olmayan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir."
Bu söz 70 sene önceydi, ne yazık hala da öyle.
SÖZÜN ÖZÜ
İnsana olanlar değil, o insanın içinde olanlar önemlidir.
Louis Mann
İKİ ŞEY
Çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
1) Bakış açısını değiştirmek
2) Karşısındakinin yerine kendini koymak.