Biz kimi zaman, televizyon haberlerinin de etkisi altında kalıp Türkiye'deki başarılı kentleşme modellerini, birkaç şehir üzerinden görüyoruz.
Daha çok Orta Anadolu şehirleri bunlar...
Bu yıllardır bir "yayıncılık mobbingi" ama nedense sonuç değişmiyor. Yine onlar ön planda...
Oysa yanı başımızda, modern şehircilik örnekleri veren Ege kentleri de var. Onlara biz sahip çıkamazsak, yapılanları görmezden gelirsek, görevimizi yapmış olur muyuz, asla...
Gazeteci her zaman objektif olmak zorundadır. Yoksa inandırıcı olmaz, güven vermez. Şimşekleri üzerine çekse de, tepki görse de işin özü budur.
Yoksa üç maymunu oynamak, bir nevi "yalakalık"tır.
***
İşte bu yanıbaşımızdaki kentlerden biri Denizli... Lise yıllarımın geçtiği, çok özel dostlarımın, anılarımın olduğu şehir...
Gelişmiş sanayisi ve şehrini seven, Almanya'ya işçi olarak gidip birikmiş parasını değerlendirmek için sadece Denizli'de yatırım yapan hemşehrileriyle, yıllarca devletten bile destek almadan büyüyen, gelişen Denizli, artık bunun meyvelerini almaya başlamış...
Birkaç ay önce, İzmir Denizlililer Derneği'nin davetlisi olarak gittim bu özel Ege şehrine... Yaşanan değişiklikleri gördüm.
Daha da önemlisi, iki yıl önce, sokakları köstebek yuvasına çeviren kanalizasyon çalışmalarını, "Denizli değişimi alt yapıdan başlatmış" diye köşemde yazdığım o Denizli'den artık eser yok.
Buna da o gezide tanık oldum.
Birkaç gün önce de bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde artık bundan emin oldum. Bilesiniz şehir, baştan sona yenileniyor ve kendini sessizce "dünya vitrinine" hazırlıyor.
***
Bir kere, o eski, çürümüş, dar sokaklar yerini temiz, bakımlı, refüjleri çiçeklerle süslü, kaldırımları düzenli sokaklara bırakmış...
Şehrin her tarafında geniş meydanlar açılmış... Açıp bırakmamışlar üstelik, kent mobilyalarıyla süslenmiş, cazip hale getirilmiş...
Eskiden döküntü bir sinema ve lunaparkla çevrili İncilipınar Parkı, yeniden düzenlenmiş... Burasını iyi bilirim, ne anılarım var. Bu yüzden çok şaşırdım ve tanıyamadım.
Koca bir alan açılmış, halk akın akın burada... Genç kızlar, erkekler sarmaş dolaş... Hele, Selçuklu'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne bir tarih de uzanıyor bu parkta... Alparslan'dan Atatürk'e kadar müthiş bir kompozisyon karşılıyor sizi...
Eskiden, babamın çalıştığı tekstil fabrikasına gitmek için uzun uzun yürüdüğüm Karcı yolu, şimdi bambaşka bir dünya...
O tarla yolu, yerini koca koca bloklara bırakmış... Geniş caddeler, adliye, hastane ve daha nice kent ihtiyacı, bu tarafa kaymış... Sanki şehir de...
Hele bir park gördüm, bayıldım. Neredeyse bizim Kültürpark genişliğinde ve içinde her şey var; çok güzel düzenlenmiş, kıskandım doğrusu...
***
Ve toplumsal değişimden öncelikle varoş bölgelerinin pay alması, gelişmede geri kalmaması için yapılan özel bir çalışma daha var Denizli'de... Semt ve bilgi evleri...
Bu insana yönelik bir yatırım.
Şimdilik 6 ana bölgede gerçekleşmiş... Üstü pazar yeri altında ise kreş, ana okulu, üniversiteye hazırlık kursları ve kütüphanenin yer aldığı modern bir hizmet evi...
Anneler çalışıyorsa çocuklarını güvenle buraya bırakıyor, anaokulunda eğitim almasını sağlıyor. Gençler, ilköğretimden, üniversite hazırlığa kadar her şeyin düşünüldüğü modern sınıflarda kurs görüyor.
Böylece eşitsizlik ortadan kalkıyor.
Kente girişte, 4 ana altgeçit var. Art arda sıralanıyor ve trafiği aksatmıyor. Eskiden kuru otlarla çevrili Üçgen Meydanı şimdi ışık içinde...
***
Çalışkan bir belediye başkanı var Denizli'nin, Osman Zolan... Kentteki değişimin mimarlarından... Modern görüşlü, geleceği gören, kentsel değişimin ipuçlarını iyi bilen, şehrini seven bir kimlik...
Yüksek öğretimini İzmir'de yaptığı için, bu kentin, Denizli ve Ege için değerinin farkında... Bunu da sık sık dile getiriyor.
İlk mesajı, "EXPO İzmir için çok önemli... Biz Denizli olarak İzmir'e her türlü desteği vermeye hazırız" dilekleriydi.
Aylar önce bu, gazetelere de yansımıştı.
Bu desteği daha sonra, Denizli'nin İzmir Fuarı'na onur konuğu kent olarak gelişinde gösterdi. Kurulan stand çok özeldi. Mesajı "Dostluk"tu.
İzmir Denizlililer Derneği ile yaptığımız ziyarette bizlere şunu söylemişti: "İzmir Limanı bizim için de çok önemli... Dünyaya açılan kapımız... Bunun için güçlerimizi birleştirmeliyiz. İzmir ve Denizli, bu işbirliğiyle Türkiye'ye örnek olabilir..."
Bu çağrılar, dikkat çekici, planlı bir gelişme gösteren Denizli'nin "barışçı" belediye başkanından geliyor.
Kulak vermekte fayda var.
Sözün özü Denizli, kabuğunu artık sıyırmış, "dünya kenti" olma yolunda...
Bu orkestrada hayat var...
James Last gibi, Paul Mauriat gibi dünyaca ünlü şeflerin kurduğu orkestraları dinleyerek büyüdüm ben... Hem klasik eserleri hem de popüler olan film müzikleri ve şarkıları, kendi müzik kuralları çerçevesinde, farklı yorumlardı iki orkestra da...
Onların yorumladığı her şarkı bu yüzden hep ölümsüz olmuştur. Ortada müthiş bir emek ve alınteri vardır çünkü... Birlikte başarmanın da kıvancı...
Orkestra müziğini severim o yüzden... Fırsat buldukça da dinlemeye giderim. Çünkü müziğin çok sesliliğini, uyumunu, bütünleşmesini en iyi veren tarz, orkestradır. Çünkü her türlü müzik aletinin, ustaları eşliğinde, coşkulu dansıdır hissedilen...
***
Geçen akşam, geçmişi çok yeni olan bir orkestranının konserini izlemeye gittim Ziya Gökalp Kültür Merkezi'ne... Adı Orkestra Karşıyaka...
Nasıl keyif aldığımı anlatamam.
Sevgili usta Nazım Aliyev'in yönetiminde, eşsiz bir gece yaşattılar bana ve kültür merkezini tıklım tıklım dolduran konuklara...
Poptan caza, türküden tangoya her müzik türünden örnekler, çcok başarılı bir sunumla gerçekleşti. Orkestra üyelerinin şefle mükemmel teması, ortaya uyumlu, coşkulu bir konser çıkardı.
Neler yoktu ki şarkılar arasında; Endleess Love, Can't Take My Eyes Of You, Karayip Korsanları, Ah Bir Ataş Var, Karadeniz'den Bir Demet, Neşeli Bando, Latin Potpori, Tango, Kumparsita, "Unuttun mu Beni, Ayrılık ve Samanyolu gibi...
Ben çok başarılı ve özgüvenli buldum bu ortestrayı... Bu nedenle başta şef Aliyev olmak üzere, emeği geçen tüm orkestra sanatçılarını ve solistleri kutluyorum.
Bir başka kutlama da Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak'a... Ortaya harika bir "eser" çıkarmış... Sakın desteğini bırakmasın.