Ülkemizin en önemli sorunların biri, şiddet... Kadın ya da erkek olsun, sürücü ya da yaya olsun, patron ya da işçi olsun şiddet bu ülkenin simgesi haline gelmiş sanki...
Uygarca konuşup anlaşmak yerine, şiddete başvurmak, yıldırmak, tehdit etmek, en geçerli "susturma" yöntemleri arasında...
Magandalığı, insanca yaşamaya tercih etmek, bu işin özeti...
Hal böyle olunca, insanı dayaktan, kavgadan kurtarıp, bilinçli bir birey haline getirmek, uzun bir uğraş ve alınacak uzun bir yolun başlangıcı...
Bu yüzden Ak Parti İzmir milletvekili Nesrin Ulema'nın etkin görev yaptığı, proje ürettiği sistemi anlatmak, sürekli köşesinden şiddet uyarısı yapan, televizyon kanallarını, erkek egemen gücün hovardalığını eleştiren bir yazar olarak benim görevim...
***
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından seçilen 14 ilde başlatılan "Koza Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM)", Bakan Fatma Şahin'in çok önemli verdiği bir proje... Bakan Şahin'in sık sık "Şiddeti önlemede etkin bir çalışma" diyerek övdüğü ve destek istediği projenin İzmir ayağındaki isimlerden biri de Nesrin Ulema...
İzmir'in tanınmış eczacılarından Nesrin Ulema, 2003 yılında katıldığı Ak Parti'nin bölgedeki aktif milletvekillerden biri... Sosyal yönü çok güçlü olan Ulema, özellikle kadın derneklerinin güvendiği isimler arasında yer alıyor.
Partide milletvekili olmadan önce, ilçe yönetim kurulu üyeliği ve kadın kolları başkanlığı yapan Ulema, toplumsal sorunları ve çözümleri üzerine araştırmalar yapmış... Kadın sorunlarında öncü rolü üstlenmiş...
Kendisiyle bakanlığın çok önem verdiği koza projesi hakkında konuştuk, partisinin İzmir'deki çalışmaları hakkında bilgi aldık.
***
Nesrin Ulema modern bir İzmir kadını; yani kibar, güleç yüzlü, naif, pozitif bir insan... Karşısındaki konuşurken lafını kesmeyen, saygı duyan, fikir alışverişini önemseyen bir kimlik... Onunla sohbet ederken hiç sıkılmadım desem, yeridir.
Nesrin Ulema, öncelikle öğrenmek istediğim Koza merkezleri hakkında önemli saptamalar yaptı, önce onları paylaşmak istiyorum sizlerle:
"Biz kadın sorunlarına çözüm yollarını araştırırken önemli bulgulara rastladık. Bir kere kadının, git emniyete, git adliyeye, gibi insanı yoran, strese sokan mecburiyetlerden kurtulmasını istedik. İstedik ki, şiddet uygulanan kadın ya da erkek, sorunlarına çözüm bulmak için başvurduğu birimde avukatı, polisi, psikoloğu, sosyaloğu da karşısında bulsun. Yardım için doğru adımlar atsın. Eğer evine dönmeyecekse, misafir de edilebilsin. Uzun çabalardan sonra, bu proje gerçek oldu. Sevgili bakanımız Fatma Şahin'in önderliğinde, Koza Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri'ni oluşturduk. Şu an proje çok yeni, 14 ilde uygulanıyor. İzmir'de de Karşıyaka'da açtık."
***
Nesrin Ulema, Koza'nın bir başka özelliğinden daha söz ediyor. O da, şiddet yüzünden ayrılmanın eşiğine gelmiş çiftlere, yeni bir şans tanımak, onları uzmanlar eşliğinde rehabilitasyondan geçirmek...
Ulema, "Sosyal yardım birimlerine sadece şiddet görmüş kadınlar gelmiyor. Eşiyle ya da babasıyla tartışmış, şiddet görmekten korkanlar da başvuruyor. Bu durumda eşini ya da babasını daveat ediyoruz merkeze... Karşılıklı görüştürüyoruz, bir süre sonra ayrılmanın eşiğine gelmiş çiftleri mutlu, mesut evlerine gönderdiğimiz de oluyor" diyor.
Ben tuttum bu Koza projesini... Çünkü öteden beri, "psikologlar, sosyologlar bu ülkede niçin okuyor, neden toplumun eğitiminde görev almıyorlar" diye, sorup soruşturan biriyim. Bunları duymak hoşyuma gitti.
En azından, konuşmak, empati yapmak yerine şiddete başvurmayı azaltır bu toplum kimbilir.
Bu konuda tutarlı bir adım atmak çok önemlidir, atılmış işte...
***
Ak Parti'nin İzmir'de yaptığı çalışmalar konusunda da bilgi verdi Nesrin Ulema. İşte o sözlerinden bir bölümü:
- Bu dönem her bir milletvekili arkadaşımla adım adım İzmir'i dolaşıyoruz. İlçe ilçe, köy köy...Gittiğimiz her yerden olumlu geri dönüşümler alıyoruz. Örneğin Bergama'dan, Tire'den, Karabağlar'dan, Buca'dan... Gittiğimiz yerlerde "Size bizden başka gelen oldu mu, diye soruyorum. Aldığım yanıt, "hayır" oluyor, "Yok kimse gelmiyor, CHP'li kimse yok" oluyor.
***
Önemli bir gözlemdir bu... Çünkü CHP'li vekiller halkın arasına karışmaz, "İzmir nasılsa çantada keklik" diye düşünürse, birileri gelir bu oyunu bozar.
Tarih bu yanılgılarla doludur.
GÜNÜN SÖZÜ
Hayat bir biley taşıdır, benliğinizi yapan madenin cinsine göre sizi ya eskitecek ya da cilalayacaktır.
Ideas
Bizim Gökmen'in yazarlık başarısı
Gökmen Küçükdaşdemir'le uzun bir süre birlikte çalıştık, Yeni Asır'ın çatısı altında... O Sabah Gazetesi'nin editörüydü, bense Yeni Asır'ın...
Bana, yıllarca kapalı kalan Yeni Asır klasiği Sarmaşık'ı yeniden diriltme görevi verilince, o da bana her konuda destek oldu.
Haberlerde ve öykücülüğünde...
Evet Sarmaşık'da bir dönem onun polisiye öykülerini okuduk, siz ve ben... Onun kıvrak kalemi ve cümleler arasında özgürce dönemeçleri ilgimi çekmişti çünkü...
Keyif veriyordu bana yazarlığı...
Sonra o, Egeli Sabah çıkıp da Yazı İşleri Müdürü görevini üstlenince, hikayelerine ara verdi. Ama ben bir gün roman yazacağını biliyordum. Çünkü bu projesinden bana da söz etmişti.
Evet yazmış; onun ilk kitabı "Çoban Yıldızı"nı elime aldığımda, bunları düşünmeden edemedim.
***
Gökmen, hayal gücünü ve yazarlığı çok iyi kullanmış bu kitabında... Gazeteci olmasının da avantajıyla, olaylara objektif ve yaratıcı bakmayı becermiş herşeyin ötesinde...
Kitabın ilk satırlarını okuduğum andan itibaren beynimi sarıveren sürükleyiciliği ilgi çekici...
Kitap aslında, hayatı ordu içinde çeşitli görevlerle akıp giden başarılı bir askerin, bir çobanla yollarının kesişmesini anlatıyor. İçinde Ordaoğu ile ilgili politik gelişmeler, gizli örgütlerin iç dünyası, büyük devletlerin güç gösterisi, ihanet, aşk ve entrika alasıyla var.
Ben kitabı bitirmek üzereyim, size de öneririm.
***
Gökmen, o öykücülüğünde varolan kıvrak kalemini bu kez roman tadında kullanmış...
Ortaya dünya gerçekleri çıkmış... Ve bir gazetecinin de gözlemleri...
Okuyunca bu duyarlılığı fark edeceksiniz.