Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Talat Zurnacı, kurduğu şirketlerde ortaklık kültürünü benimsemesiyle tanınıyor.
25 yıllık girişimcilik hayatında kurduğu 10'a yakın şirketin tamamını ortaklıklarla gerçekleştiren Zurnacı, gençlere de bu modeli ısrarla öneriyor.
Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nde 1500'ü aşkın kişinin çalıştığı Teleset Grubu'nun beş ortağından biridir Talat Zurnacı.
Salihli'nin bu popüler sanayicisi, meslek yüksekokulunda düzenlenen konferansta üniversite öğrencilerine, "Banka kredi faizleri şu anda çok uygun. Değişik kaynaklardan kredi bulmak mümkün. Girişimci olun, masa başı iş aramayın" önerisinde bulundu.
***
Manisa'daki Teleset şirketine 1985 yılında ortak olarak katıldığını ve bu tarihten itibaren yaptığı yatırımların her birini ortaklık yapısıyla gerçekleştirdiğini söyleyen Talat Zurnacı, ortaklık kültürünün önemine dikkat çekti.
Zurnacı'nın gençler tarafından ilgiyle dinlenen ortaklık konusundaki görüşleri şöyle:
* Girişimi bireysel değil de, ortak olarak yaparsanız müthiş bir sinerji oluştuğunu görürsünüz. Bu durumda 1+1=3 olur. Bazen de ortağınızın kompetanı olduğu bir konuda ortaklık kurduysanız, 1+1=11 olur.
* Salihli'nin girişinde kurduğumuz Lidya Sardes Oteli'ni inşa etmeye bir kişi belki cesaret edemezdi. Ama biz 12 kişi bir araya gelerek kentin simgelerinden biri haline gelen bu oteli kurduk. Ben şuna inanıyorum. Tek kişilik şirketler batmaya mahkumdur. Ama birlikte çok şey başarılabilir.
* Cesur kişiler girişimci olur. Sermaye de gerekir ama önce cesaret.
duvardan
Sabır taşı depremden değil acıdan çatladı!
basın
"Yeni Asır Bab-ı Ali'nin ocağı"
Dünya çapındaki araştırmacı-gazeteci Coşkun Aral, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı için İzmir'deydi. Aral, bizim Gürkan Ertaç'a, "En deneyimli çalışan gazeteci" ödülünü verdi ve basının genel görüntüsü ile ilgili ilginç saptamalarda bulundu.
Ulusal boyuttaki büyük gazetelerin magazine teslim olduğunu, ciddilerinin bile çıplak sinema starlarının, mankenlerinin erotik fotoğraflarıyla satma çabası içinde olduklarını, ciddi haberlerin toplumsal yaraları içeren araştırmaların da yer bulamadığını söyledi.
Türkiye'nin en eski gazetesi Yeni Asır'a övgüler yağdıran Aral, "İzmirliler Bab-ı Ali'nin en önemli yayın kuruluşlarının başında. Bunda Yeni Asır'ın yetiştiricilik yönünden ne denli önemli olduğunu bir göstergesi. İnanıyorum ki, Ege'nin gururu bu gazetemiz, elemanları filizlendirip büyütme görevini devam ettirecektir" dedi.
Coşkun Aral
hayattan
Bir İzmir nostaljisi
Serdar Erön Karşıyaka Lisesi mezunu... Geçtiğimiz hafta içinde bir vapur gezisi Serdar Erön'ü yıllar öncesine götürdü.
İşte Serder Erön'ün gözlemleri...
"Bugün bir işim için 15.05 vapuru ile Pasaport-Alsancak seyehati yaptım. Havada açıp kapatan bir güneş vardı. Tam Körfez'in ortalarında denizin üzerinde martılar, karabataklar, uzun zamandır görmediğim pelikanlar adeta raks ederek konuyor, kalkıyor, uçuyorlar. Bir anda çok eskilere gitmişim.
***
Sene 1959-60. Daha 4 yaşlarındayım. Narlıdere askeri lojmanların önünde denize giriyorum. 1965: İskelede oltamı sallıyorum, şansım yaver gitmiyor, bolca kaya balığı tutabiliyorum. 1968: Ailecek Kemeraltı'na alışverişe inerken büyük vapurlarla gelmiş, limana doğru yüzen yunusları görüyorum orta Körfez'de. 70'li yılların başı, İnciraltı'nda şimdiki öğrenci yurtlarının önündeki plajdan denizle kucaklaşıyorum. 1971 yazı: Okullar kapanalı 1 ay olmuş. Sınıf arkadaşım sevgili Semavi Palanduz Körfez'in sularına düşüyor bir yelken yarışını izlerken, bir daha çıkamıyor. Bulmaya gelen dalgıçlar, "Dipte 6 metreye yakın balçık var, bulamıyoruz, yakın zamanda deniz atar" diyorlar. 10 gün sonra söyledikleri oluyor. Zaman akıp geçiyor. Körfez dayanılmaz kokularını artırıyor. 90'lı yılların ikinci yarısı: Körfez'de az da olsa yapılan yelkenli yarışlarında hava sertse batan optimist çocuklarımızı pisliklerle dolu Körfez sularından alıyoruz botlara. Teknelerini yedekliyor, onları karaya kadar eldeki olanaklarla temizlemeye çalışıyoruz. Daha yakın tarihlere gelmeden Körfez vapuru iskeleye yanaşıyor. Uyanıyorum geçmişin hayalinden. 'Güzeliyle, çirkiniyle bu şehir, bu Körfez çok güzel be' diyorum kendime."
küpe
Sorumluluk vicdan azabının çocuğudur, onunla beraber doğar ve onun keskin ateşinde kavrulup yanar.
B. Shaw
günün fıkrası
Emirin atı
Zalim bir Arap emirinin atı ölmüş, ancak korkudan hiç kimse durumu Emir'e söyleyememişti.
Sonunda veteriner bu işi üzerine aldı:
"Emirim, sizin şu sevgili atınız var ya..."
"Eeee, ne olmuş?"
"İşte ona son günlerde bir haller oldu. Ne yiyor, ne içiyor, ne yürüyor."
"Ulan, at öldü, deseniz ya!"
"Siz dediniz ya, benim söylememe hacet kalmadı."