Birçok şey hoyratça tüketiliyor.
Ve, bütün bunlar Cumnuriyet tarihine de yakışmıyor.
Elimizde Vecdi Altay'ın Cumhuriyet'in kurulması ve Meclis'in tarihi ile ilgili geniş bir araştırması var.
Vecdi Altay, bu araştırmasının ışığı altında Meclis açılmadan yaşanan olaylar karşısında, oldukça şaşkın, üzüntülü ve tepkili.
* * *
Vecdi Altay'ın araştırmasının temelinde "Cumhuriyşet ve Atatürk" var.
Atatürk, her türlü sorunun kaynağının değil, çözümlerinin kaynağının Cumhuriyet ve Meclis olduğuna inanmıştı.
* * *
Bir yandan padişah ve uygulamalarıyla uğraşırken, diğer yandan da çağdaş, uygar bir ülke kurma uğruna mücadele ediyordu.
İşte o araştırmaya göre, Mustafa Kemal Atatürk'ün tek hedefi ve hayali vardı: Bir an önce Meclis'in oluşması ve Batı örneklerindeki düzeye gelinmesi, demokrasinin bir an önce yerleştirilmesiydi.
Ama bunun hiç de kolay olmadığını çok iyi biliyordu.
* * *
Bir gün, gazeteci Yunus Nadi, bir sohbette şöyle demişti Mustafa Kemal'e:
"Paşam, her şeyden önce ordunun kurulması gerekmez mi? Ondan sonra Meclis pekala toplanabilir. Meclis'in ne vakit toplanacağını tahmin ediyoruz? Bir de her kerameti Meclis'ten beklemek niyetinde miyiz?"
Mustafa Kemal bu sözlere hiç sinirlenmeden şöyle yanıt verir:
"Ben bilakis, her kerameti Meclis'ten bekleyenlerdenim. Milletimiz büyüktür. Hiç korkmayalım. O esareti ve kötülüğü kabul etmez. Bence Meclis kuram değil, gerçektir. Ve gerçeklerin en büyüğüdür. Öncelikle Meclis sonra ordu, Nadir Bey. Orduyu yapacak olan millet ve ona dayanan Meclis'tir..."
* * *
Görüldüğü gibi, Meclis'e olan inanç ve halka duyulan güven en üst düzeyde.
Peki bir de, görevleri sadece ve sadece ulusu, halkı kurtarmak olan ilk Meclis'e bakalım. Kimler var:
Hamdullah Suphi Bey, Dr. Mazhar Bey, Tunalı Hilmi Bey, Şeyh Servet Efendi, Mahmut Esat Bey, Yunusa Nadi Bey, Hacı Ahmet Efendi, Hoca Fehmi Efendi, Şeyh Masum Efendi gibi isimlerle birlikte, 23 sivil idareci, 15 asker, 5 eğitimci, 43 bürokrat, 13 hukukçu, 4 doktor, 1 veteriner, 2 gazeteci, 20 serbest meslek, 12 tüccar, 6 tarımcı, 1 bankacı, 19 girişimci ve 17 din görevlisi olmak üzere toplam 437 milletvekili.
* * *
Bu durumu Hıfzı Veldet şöyle anlatır:
"... Meclis'in okul sıralarında kılıkları, giysileri, yapıları ve görgüleri çok değişik beyaz sarıklı, ak sakallı, cüppeli, eli tespihli hocalarla, pırıl pırıl üniformalı genç subaylar, sarıklı aşiret beyleri, külahlı ağalar ve kavuklu çelebilerle Avrupa'daki yüksek öğretimlerini bitirip yeni dönmüş Kuva-i Milliyetçi kalpaklı gençler yan yana oturuyorlardı. Hamdullah Süphi'nin dediği gibi, İçanadolu'nun dört bin senelik kerpiç evi, koynunda ne varsa teşhir ediyordu..."
* * *
Şimdi bunları neden mi yazdık?
Yeni Meclis oluştu. Oluştu ama, tartışmalar her geçen gün artarak devam ediyor.
Bu Meclis öyle bir Meclis'tir ki, herkesi kucaklar ve bağrına basar. Çünkü, mayası sağlamdır ve zengindir.
Yeni seçilen vekillerimize bir anı olsun istedik.
küpe
Dünyadaki dinler, insanları birbirinden nefret ettirecek kadar çok, ama birbirlerini sevdirmeye yetmeyecek kadar azdır.
J. Swift
fıkra
Fazla gelir
Müthiş bir kavgadan sonra kadın kocasına bağırdı.
"Artık yeter... Yüzünü görmek istemiyorum. Ben annemin evine dönüyorum."
Kalktı bavullarını hazırladı. Bir taksi çağırdı. Eşyalarını yükleyip gitti. Gitti ama, vapur iskelesinden geri döndü. Eve geldi.
"Hadi, seni affettim. Git bunun şerefine iki şişe bira al da içelim" dedi.
"Bana biraz fazla gelir" dedi kocası.
"Nedenmiş o?"
"Gidişinin şerefine 5 şişe içtim de..."