Bayram öncesinde, AK Parti Muğla Milletvekili Prof. Yüksel Özden hakkında bu sütunlarda bir iddia yer almıştı. Özden, bu iddialara yanıtı kendi yöntemiyle vermeyi seçti ve ben de satırına dokunmadan yayınlıyorum.
İşte o yanıt:
"Cumhuriyetimizin 100. yılında ileri demokrasi, büyük ekonomi, güçlü toplum, lider ülke ve marka şehirler temel ilkeleriyle vizyonunu belirleyen AK Parti, bu vizyona layık misyon üstlenmiş yöneticiler ve bu ilkeleri benimsemiş partililerle geleceği kuracaktır.
Türkiye ölçeğinde ve yerel bazda performansıyla parti örgütümüzün başarısı için çalışan, güler yüzlü, halkın sorununu kendi sorunu gören, güçlü ve inançlı kadrolarımız mevcuttur. Bunun göstergesi dünyada bile pek örneği olmayan oylarını artırarak 3. kez iktidar olan bir parti olmamızdır. Bunun yanı sıra parti örgütümüz içinde sığ düşünerek, ufku zayıf, geleceği göremeyen, egosu yüksek veya partisinin kendisine verdiği onura yakışır davranamayan, kalitesiz ve basiretsiz, 2023 vizyonunu kavrayamamış hiçbir mensubumuz olmamıştır.
* * *
Biz Muğla'da parti örgütü olarak, Muğla'nın geleceğini kurmak adına, büyük ekonomi oluşturmak, toplumsal dayanışmayı güçlendirmek ve eğitim kalitesini artırarak güçlü bir toplum yapısını kurarak Türkiye'de lider ve tarımda, eğitimde, turizmde vs. alanlarda 'Marka Şehir' oluşturma çabasındayız. Bu çabayı fark edemeyen ve bu vizyonu benimsememiş münferit kişilerin süreç içerisinde bertaraf olacağı açıktır.
Aklının bir yerinde 'şahsi çıkar' kavramı olanlar hezimete uğrayacaklardır. Türk köylüsü iyi bilir ki, 'tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz'. Muğla'nın geleceğini kurma adına misyon üstlenmeyenlerin parti örgütümüzde yeri olamaz.
* * *
Muğla'da güçlü toplumu ve marka şehri oluştururken büyük ekonomiyi de kurmak zorundayız. Çevre illere lider olabilecek farklı ve özgün projeler üretmek zorundayız. Bu etkili ve verimli çalışmayı sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra kamu kurum ve kuruluşlarıyla başarabiliriz.
* * *
Cennet Muğla'mız, 260 bin hektar tarım alanıyla 'bürokratların becerisi sayesinde!' ilimizi ziyaret eden 3 milyon yabancı turisti bile doyuramamaktadır. Et ve süt ürünleri Muğla'ya çevre illerden temin edilmektedir. Bu konuyla ilgili görevli kamu kuruluşunun hiçbir proje çalışması yoktur.
Şimdi sormak istiyorum, Datça bademini, seki elmasını, Türkiye de bilen var mıdır? Bu iki ürünün markalaşması için hangi çalışmalar yapılmıştır. Narenciye ve zeytinde, seracılıkta, bal üretiminde verimlilik ve kalite sorunları köylümüzün ve üreticimizin gelir kaybına uğramasına sebep olmaktadır. Muğla da hayvancılık, süt toplama, su ürünleri politikamızda sorunlar çığ gibidir. Bu sorunlara çözüm üretmeden, Muğla'ya haiz değerleri markalaştırmadan büyük Muğla ekonomisini ve kendi çevresine lider Muğla'yı nasıl kuracağız! Benim milletvekili olarak görevim ve derdim Muğla'nın kalkınmasıdır. Bütün çabam halkla birlikte kamu kuruluşlarının önderliğinde güçlü ve donanımlı liderlerle Muğla'yı 2023'e taşımaktır. Marka şehir Muğla için 'Hadi gariii".
Hayvan hastanesi deyip geçmeyin
Onların da canı var. Onlar da sevgiye muhtaç.
Oysa. Sevgi elimizi ne kadar uzatıyoruz? Nasıl katkı sağlıyoruz?
Sevimli dostlarımızdan söz ediyorum, köpeklerimiz, kedilerimiz, kuşlarımız.
Bayramda şehrin sakinliğinde sokakları daha rahat gezdim, etrafı gözlemledim.
Türkiye'de de, İzmir'de de güzel şeyler oluyor.
Hoşuma gitti, Konak Belediyesi aşırı sıcaklarda hayvanlar için su kapları ve beslenme noktaları oluşturmuş.
Yine hoşuma gitti, kedi ve köpekler için muhtarlıklar kanalı ile 'pislik poşeti' hazırlatmış. İsteyenlere ücretsiz veriliyor. Aslında herkesin yapması gerekene yönelik bir hizmet, ama güzel. Düşünmeyenler için.
Ve yine hoşuma gitti, Türkiye'nin en donanımlı Hayvan Hastanesi Konak Belediyesi'nde. İzmir'de kaza geçiren hayvanlar da, yaralananlar da, hastalananlar da Konak Belediyesi'ne koşuyor.
Aslında tüm belediyelerin görevi bu. Hepsinin bir Hayvan hastanesi olmalı. Tam donanımlı ve ameliyat da yapılabilen.
Anladım ki, herkes kaçak güreşiyor. Yük, Konak Belediyesi'nin sırtında.
Başkan'a sordum, 'Ne yapalım Erkin Ağabey, o hayvancıkları ortada bırakamam ki' diyor.
Yine iyimser, yine pozitif. Kimseyi suçlamıyor, kaçak güreşmiyor.
Boşuna yakıştırmadı İzmirliler O'na 'İzmir'in gülen yüzü' tanımını.
küpe
İçten duyulan acının, dıştan nişane ile kendini belli etmeye ihtiyacı yoktur.
Cronin
fıkra
Layık değilmiş
Sınav sorularının hiçbirine doğru cevap veremeyen öğrenciye kadın öğretmen sordu:
"Sana gözünün önünde kocaman bir sıfır veriyorum."
"Ama öğretmenim ben buna layık değıilim."
"Haklısın oğlum... Layık değilsin ama, daha aşağısı da yok."